Kitap İncelemesi : Travma, Suçluluk ve Onarım: Çıkmazdan Gelişime Giden Yol
- Sonsuz Travma
- 5 gün önce
- 5 dakikada okunur
Trauma, Guilt and Reparation: The Path from Impasse to Development
Yazar: Heinz Weiss
Yayın Yılı: 2019
Kitap kapsamında travma ve suçluluk üzerine hazırlanmış podcaste aşağıdan ulaşabilirsiniz.
Kitap, travmanın, suçluluğun ve onarımın psikanalitik bir perspektiften ele alınarak ruhsal gelişimdeki yerini ve önündeki engelleri incelemektedir. Özellikle Melanie Klein'ın kavramları ve modern Kleinyen düşünce bu bağlamda öne çıkmaktadır. Belge, metnin ana temalarını, en önemli fikirlerini ve dikkat çekici alıntıları vurgulamayı amaçlamaktadır.
Ana Temalar:
Travma ve Bölme Mekanizmaları:
Kaynak metin, travmatik deneyimlerin ruhsal etkilerinden korunmak için bölme mekanizmalarının devreye girdiğini belirtmektedir. Bu mekanizmaların sonucunda, ruhsal alanda izolasyon alanları oluşur ve bunlar daha sonra dissosiyatif durumlar olarak ortaya çıkabilir.
Bu bölme mekanizmaları, egonun ayırt etme kapasitesini değiştirerek, farklı ve çelişkili gerçeklik versiyonlarının sorgulanmaksızın bir arada var olmasına yol açabilir.
Önemli Alıntı: "Bu tür duygulardan korunmak için bölme mekanizmaları devreye sokulur ve bunun sonucunda ya başka yerlerde ya da başka bir zamanda bulunan, ancak başka bir zamanda ruhsal olarak dissosiyatif durumlar halinde patlak veren izolasyon alanları yaratılır."
Onarım Kavramı ve Gelişimi:
Onarım (reparation), psikanalitik literatürde Melanie Klein tarafından tanıtılmış ve başlangıçta "restorasyon" ile eşanlamlı kullanılmıştır. Daha sonra, çelişkili duyguların benliğe entegre edildiği ve bölmenin aşıldığı depresif pozisyonun bir unsuru olarak sistematik olarak incelenmiştir.
Onarım, fantezide sevilen nesnelere verilen zararın üstesinden gelme süreci olarak görülür ve Klein'a göre "sevginin ve tüm insan ilişkilerinin temel bir unsuru"dur.
Sağlıklı onarım, suçluluk deneyimi ve omnipotensin terk edilmesiyle ilişkilidir. Patolojik onarım ise, zarar verme eğilimini gizlemeyi amaçlayan ikame konstrüksiyonları (örneğin, psikotik hastaların sanrısal restorasyon fantezileri) içerir.
Önemli Alıntı: "Klein'ın kavramı ‘onarım’ı psikanalitik literatüre soktuğu dönemde, bu tür restorasyon süreçleri diğer yazarlar tarafından da tanımlandı. Başlangıçta Klein bu terimi ‘restorasyon’ ile eşanlamlı kullandı ve ancak daha sonra onarımı, bölmenin aşılmasını ve çelişkili duyguların birbirine bağlandığı ve benliğe entegre edildiği depresif pozisyonun başlangıcını sistematik olarak inceledi."
Önemli Alıntı: "...zararın üstesinden gelinebilir ve onarım ‘sevginin ve tüm insan ilişkilerinin temel bir unsuru’ haline gelir." (Klein, 1937)
Onarımı Engelleyen Unsurlar: Kırgınlık, Utanç ve Gazap:
Kitabın önemli bir bölümü, onarım yolunu tıkayan bu duygulara ayrılmıştır. Bu duygular, sıklıkla narsistik savunmalarla ilişkilidir.
Bu duygular, "bakışın" farklı yönleriyle karakterize edilir:
Kırgınlık (Resentment): Bakış, suçlayıcı bir şekilde aşağıdan yukarıya doğrudur.
Utanç (Shame): Bakış, aşağılayıcı bir şekilde yukarıdan bakan bir nesneye yönelmiştir. Kişi, kendisini aşağılayıcı bir bakışla bakan bir nesneyle karşı karşıya bulur.
Gazap/Öfke (Wrath/Rage): Bakış, mahkum edici bir şekilde yukarıdan aşağıya doğrudur. Birey, kendisini üstün bir konumda görür ve yargılayıcıdır.
Narsistik savunmalar (üstünlük ve ahlaki üstünlük hissi verme), utanç ve aşağılanma deneyimlerinden kaçınmak için kullanılır. Suçlama, kişinin kendisine değil, başkalarına yöneltilir.
Önemli Alıntı: "Kırgınlık, utanç ve gazap gibi narsistik durumları bakışın yönüne göre farklılaştırmaya çalıştım. Kırgınlıkta bakış suçlayıcı bir şekilde aşağıdan yukarıya doğru yönelirken, utanan kişi kendisini aşağılayıcı bir şekilde yukarıdan bakan bir nesneyle karşı karşıya bulur. Buna karşılık, gazap ve öfkede bakış yukarıdan aşağıya doğru yöneliktir. Birey, yargılayıcı ve mahkum edici olduğu üstün bir konumu benimser."
Utanç ve Bakışın Rolü:
Utanç, psikanalizde nispeten geç ele alınmış bir konudur, ancak kültürel ve felsefi olarak uzun bir geçmişi vardır.
Utancın önemli bir yönü, görme ve görülme deneyimiyle ilişkisidir. Bakış, benlik ile öteki arasında mesafe yaratır ve karşılıklı görülme deneyimini içerir.
Görülme deneyimi, kişinin narsistik inzivadan çıktığında utanç duygularına en çok maruz kaldığı andır.
Bakış, aynı zamanda nesneden ayrılığı ortadan kaldırmayı amaçlayan iştahlı, sahipçi ve yutucu motiflerin hizmetinde de olabilir ("gözle içe alma" veya "emme bakışı").
Önemli Alıntı: "Özellikle ufuk açıcı gördüğüm bir yön, utancın görme ve görülme deneyimiyle olan ilişkisidir, ki bunu Kleinyen geleneğin son gelişmelerine ait örneklerle inceleyeceğim."
Önemli Alıntı: "Jean-Paul Sartre (1943), ötekinin bakışıyla kişinin kendi öznelliğindeki bu kırılmayı, kişilerarası analizin merkezine yerleştirdi."
Suçluluk ve Utanç İlişkisi:
Ronald Britton, suçluluğu birincil nesneyle (arzu nesnesi) ilişkilendirirken, utancı gözlemleyen nesneyle ilişkilendirdi.
Utanç ve aşağılanma, suçluluk duygularının çalışılmasını engelleyen güçlü unsurlardır, çünkü utanç acil rahatlama gerektirirken, suçluluk geçmişte yaşanan bir şeyle ilişki kurmayı ve zamanı gerektirir.
Önemli Alıntı: "Suçluluk ve utanç ilişkisi üzerine, Ronald Britton (1989; 1997), suçluluğun birincil nesneyle, arzu nesnesiyle olan ilişkiyi karakterize ettiğini, utancın ise gözlemleyen nesneyle olan ilişkiyi karakterize ettiğini formüle etti."
Önemli Alıntı: "...aşağılanma ve utanç, suçluluk duygularının çalışılmasında sıklıkla güçlü engellerdir, çünkü suçluluğun çalışılması zaman alırken, aşağılanma ve utanç hızlı bir rahatlama gerektirir..."
Tekrar Zorlantısı ve İlkel Süperego:
Tekrar zorlantısı (repetition compulsion), başarısız onarımın ve güçlü, acımasız bir ilkel süperegonun bir sonucudur.
Melanie Klein'a göre süperego, gelişimsel bir süreçten geçer. Başlangıçta "kötü bir banka" gibi acımasız ve cezalandırıcı olabilir, ancak sağlıklı gelişimle birlikte "iyi nesneyi koruyan" yardımcı bir yapıya dönüşebilir.
İlkel süperego yapıları, olgun süperego ile birlikte yaşam boyunca var olur ve aralarında sürekli bir etkileşim vardır. Bu etkileşim, onarıma yönelik adımları kolaylaştırabilir veya patolojik bir dengeyi sürdürebilir.
Önemli Alıntı: "Bu ilkel süperego yapılarının olgun süperego ile birlikte yaşam boyunca var olduğu ve ilkel ile olgun süperego arasında, ego ile süperego arasında olduğu gibi kalıcı bir etkileşim olduğu fikriyle bağlantılıdır."
Önemli Alıntı: "Onarımın başarısızlığı ile tekrar zorlantısı arasındaki bağlantı tam olarak nedir?"
Patolojik Organizasyonlar ve Sınır Durumu:
Kırgınlık ve intikama dayalı patolojik kişilik organizasyonları farklı şekillerde kendini gösterebilir ve "sınır durumu" olarak adlandırılan bir denge durumunda bulunabilir.
Bu organizasyonlar, persecutory suçluluk ve depresif kaygılara karşı koruma sağlar ancak aynı zamanda değişime dirençlidir ve ruhsal geri çekilme durumlarına bağımlılık benzeri bir tutunma içerir.
Önemli Alıntı: "John Steiner (1993) bu fikirleri genişleterek, bu tür bir dengeyi (paranoid-şizoid ve depresif pozisyonlar arasındaki) ve patolojik bir organizasyonun hakim olduğu durumu tanımlayan ‘sınır pozisyonu’ terimini kullanmıştır."
Hasta Örneği: Bay D.
Metin, kırgınlık ve gazapla karakterize olan Bay D. adlı bir hastanın analitik çalışmasını detaylandırmaktadır. Bay D., geçmişteki kayıpları ve "haksızlıkları" nedeniyle sürekli olarak başkalarını suçlar ve onlardan "somut telafi" bekler.
Bay D., "ıssız bir ada"ya çekilme fantezisine sahiptir, bu da onun ruhsal geri çekilmesini, dış dünyadan izole olma arzusunu ve kontrol ihtiyacını sembolize eder.
Onun için onarım, yaptığı zararı kabul etmekten çok, başkalarından kendisine haksız yere reddedilen şeylerin iadesi anlamına gelir.
Bay D.'nin durumunda gazap, onarımı engellemiştir; o kızgın kaldığı sürece gerçek pişmanlık hissedemez.
Önemli Alıntı: "Bu nedenle, onarım ona göre manevi bir telafi değil, somut bir restorasyon anlamına geliyordu."
Önemli Alıntı: "Çünkü kızgın kaldığı sürece gerçek pişmanlık hissedemezdi. Gazap onarıma izin vermez. Ancak yatıştırılabilir."
Bağışlama ve Minnettarlık:
Suçluluk ve utançla çalışmada, özellikle onarımın önündeki engelleri aşmak için bağışlama ve minnettarlık kapasitesinin geliştirilmesi önemlidir.
Minnettarlık kapasitesinin gelişimi, kıskançlık ve kırgınlığın üstesinden gelinmesiyle yakından ilişkilidir.
Bağışlama kapasitesi, affedilmenin mümkün olduğunu hayal edebilme yeteneğiyle bağlantılıdır.
Önemli Alıntı: "Ancak, bence gerçek anlama, onarım olasılığına bağlıdır."
Önemli Alıntı: "Henry Rey (1986) onarım üzerine yaptığı çalışmada, bağışlama kapasitesinin gelişiminin, affedilebilmeyi hayal edebilme olasılığıyla bağlantılı olduğunu öne sürdü."
Ruhsal Geri Çekilme ve Travmatik Savunma Organizasyonları:
"Kule" gibi travmatik savunma organizasyonları, illüzyonel bir güvenlik ve teslimiyet sunar. Bunlar, rüyalarda, fantezi sistemlerinde veya kişilerarası ilişkilerde kendini gösterebilir.
Bu organizasyonlar, ayrılık ve ölüm korkusuna karşı savunmalar içerir ve zamanın akışını durdurma veya değiştirme çabalarını yansıtabilir.
Önemli Alıntı: "Bay D.'nin ‘ıssız adası’ böyle bir örnektir. Burası, dünyanın iniş çıkışlarını gözlemleyebildiği, diğer insanlarla sınırlı temas kurabildiği, ancak nihayetinde her şeyin kontrol altında tutulduğu bir geri çekilme yerini tanımlar."
Sonuç:
Heinz Weiss'in kitabı, travma, suçluluk ve onarımın psikanalitik süreçteki karmaşık etkileşimini derinlemesine incelemektedir. Özellikle Kleinyen düşünceye dayanarak, utanç, kırgınlık ve gazap gibi duyguların onarımı nasıl engelleyebileceğini ve bu engellerin aşılmasında bakışın, suçluluğun çalışılmasının, bağışlamanın ve minnettarlığın rolünü vurgulamaktadır. Patolojik organizasyonlar ve tekrar zorlantısı, bu süreçlerin önündeki temel zorluklar olarak ele alınmaktadır. Metin, ruhsal gelişimin, bu zorlu duygusal ve savunma mekanizmalarıyla yüzleşmeyi ve onarıma yönelik bir kapasite geliştirmeyi gerektirdiğini açıkça ortaya koymaktadır.
Comentarios