İyileşmenin İkilemi: Pozitif Travma Sonrası Büyüme ve Olası Tuzakları
- Sonsuz Travma
- 4 gün önce
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 5 saat önce

Pozitif travma sonrası büyüme ve olası tuzaklar ile ilgili hazırladığımız podcast sohbetini aşağıdan dinleyebilirsiniz.
Yaşamın zorlu deneyimleri karşısında gösterdiğimiz direnç ve bu zorluklardan edindiğimiz dersler, insanoğlunun en çarpıcı özelliklerinden biridir. Travma Sonrası Büyüme (Post-Traumatic Growth - PTG) kavramı da tam olarak bu olumlu dönüşümü ifade eder: bireylerin travmatik olaylar sonrasında kişisel gelişim göstermesi, yeni bakış açıları kazanması ve ilişkilerinde derinleşmesi. PTG, son yıllarda psikoloji alanında büyük ilgi görmüş ve genellikle bireylerin dayanıklılığını ve uyum sağlama yeteneğini vurgulayan olumlu bir süreç olarak ele alınmıştır. Ancak, her kavramda olduğu gibi PTG'nin de yakından incelenmesi gereken, daha az bilinen veya tartışılan "gölge yönleri" bulunmaktadır.
PTG Nedir ve Neden Bu Kadar İlgi Çekicidir?
Travma sonrası büyüme, Tedeschi ve Calhoun (1996) tarafından ortaya atılan bir kavramdır ve temel olarak bireylerin travmatik bir olayla başa çıkma sürecinde beş ana alanda olumlu değişimler yaşamasıyla karakterize edilir:
Kişisel Güç Algısında Artış: Bireyler, zorluklarla başa çıkabildiklerini fark ederek kendilerine olan inançlarını güçlendirirler.
Başkalarıyla İlişkilerde Derinleşme: Zor zamanlarda destek görmenin veya başkalarına destek olmanın getirdiği empati ve bağ kurma becerileri gelişir.
Hayata Bakış Açısında Değişim: Yaşamın anlamı, öncelikler ve değerler yeniden değerlendirilir; bazen manevi bir uyanış da yaşanabilir.
Yeni Olasılıklara Açıklık: Kişisel hedefler ve yönelimler değişebilir, yeni yollar ve fırsatlar keşfedilebilir.
Yaşama Karşı Minnettarlık: Hayatın kıymetinin daha iyi anlaşılması ve küçük şeylerden keyif alabilme becerisi gelişir.
Bu olumlu değişimler, travmatik deneyimlerin sadece acı ve yıkım getirmediğini, aynı zamanda bireyin potansiyelini ortaya çıkararak onu daha güçlü ve bilge yapabileceğini göstermesi açısından umut vericidir. Özellikle son dönemlerde yaşanan küresel krizler (pandemi, doğal afetler vb.) sonrasında PTG, bireylerin psikolojik sağlamlığını artırmada potansiyel bir faktör olarak daha da fazla gündeme gelmiştir (Vranceanu vd., 2020).
PTG'nin Gölge Yönleri: Her Zaman "Sağlıklı" Bir Süreç mi?
PTG'nin olumlu etkileri yadsınamaz olsa da, bu kavramın bazı eleştirel boyutları ve potansiyel tuzakları da mevcuttur. Bu gölge yönler, PTG'nin her zaman tam olarak sağlıklı bir süreç olmayabileceğini ve bazen karmaşık psikolojik dinamikleri barındırabileceğini ortaya koymaktadır:
1. Gerçekçi Olmayan İyimserlik ve Kaçınma
Bazı durumlarda, PTG olarak adlandırılan süreç, travmanın yarattığı acı ve zorluklarla yüzleşmek yerine, gerçekçi olmayan bir iyimserliğe veya travmatik deneyimi yüceltme eğilimine yol açabilir. Bireyler, travmanın olumlu yönlerine aşırı odaklanarak, aslında henüz tam olarak işlenmemiş veya çözümlenmemiş duygusal yaraları göz ardı edebilirler. Bu durum, uzun vadede duygusal patlamalara veya içsel çatışmalara zemin hazırlayabilir (Jayawickreme ve Maercker, 2016). Literatürde bu durum, "sahte PTG" veya "travma sonrası illüzyon" olarak da adlandırılmaktadır.
2. Yüceltme ve Travmatik Deneyimi Anlamlandırma Baskısı
Toplumun veya bireyin kendisinin, travmatik bir deneyimden sonra mutlaka "büyüme" göstermesi gerektiği yönündeki beklentisi, kişiyi travmayı yüceltmeye veya ona yapay bir anlam atfetmeye itebilir. Bu durum, bireyin yaşadığı acıyı geçerli kılmak veya çevrenin onayını almak için travmatik olayı "pozitif bir deneyim" olarak çerçevelemesine neden olabilir. Oysa her travmatik deneyimden sonra büyüme yaşanmayabilir ve bu, bireyin başarısız olduğu anlamına gelmez. Bu tür bir baskı, yas sürecini veya travma sonrası stres belirtilerini inkâr etmeye yol açabilir.
3. Duygusal Bastırma ve İnkâr Mekanizmaları
PTG'nin bazı tezahürleri, aslında duygusal bastırma veya inkâr mekanizmalarının bir sonucu olabilir. Birey, travmanın derin etkileriyle yüzleşmek yerine, kendine "ben güçlüyüm" veya "bu beni daha iyi yaptı" gibi telkinlerde bulunarak acıdan kaçınabilir. Bu durum, travmatik anıların veya duyguların bilinçdışına itilmesine ve uzun vadede psikolojik sorunlara yol açabilen çözümlenmemiş travmaya neden olabilir (Zoellner ve Maercker, 2006).
4. Kırılganlığın Göz Ardı Edilmesi
PTG söylemi, bazen bireylerin kırılganlıklarını göz ardı etmelerine veya kendilerini sürekli güçlü hissetme zorunluluğu altında kalmalarına neden olabilir. Travma sonrası büyüme, zorlu bir süreçtir ve bu süreçte bireyin desteğe, yardıma ve bazen de sadece "iyi olmama" hakkına ihtiyacı vardır. Sürekli "büyümüş" olma beklentisi, bireyin yardım aramasını engelleme veya içsel sıkıntılarını gizlemesine yol açabilir.
Son ve Yeni Çalışmalardan Perspektifler
Son yıllardaki çalışmalar, PTG'nin karmaşık doğasını daha iyi anlamamıza yardımcı olmuştur. Örneğin, Maercker ve Schoch (2019), PTG'nin tek boyutlu bir kavram olmadığını, farklı büyüme yollarının ve sonuçlarının olabileceğini vurgulamışlardır. Ayrıca, PTG'nin travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) ile birlikte var olabileceği ve bu iki durumun birbirini dışlamadığı da önemli bir bulgudur (Dekel vd., 2017). Yani, bir kişi travma sonrası büyüme yaşarken aynı zamanda TSSB belirtileri de gösterebilir. Bu durum, PTG'nin bir iyileşme göstergesi olmaktan ziyade, travmaya verilen karmaşık bir yanıt olabileceğini düşündürmektedir.
Sonuç: PTG'ye Dengeli Bir Bakış
Pozitif Travma Sonrası Büyüme, insan ruhunun dayanıklılığını ve zorluklar karşısında gösterdiği adaptasyonu anlamak için güçlü bir çerçeve sunar. Ancak, bu kavramı yalnızca olumlu yönleriyle ele almak, karmaşık psikolojik dinamikleri göz ardı etmemize neden olabilir. PTG'nin gölge yönlerini anlamak, hem bireylerin kendilerine karşı daha şefkatli olmalarını hem de profesyonellerin travma sonrası süreçte daha bütüncül bir yaklaşım benimsemelerini sağlar.
Gerçek büyüme, sadece olumlu değişimleri kucaklamakla kalmaz, aynı zamanda travmanın acısını, kırılganlığını ve çözümlenmemiş yönlerini de kabul etmeyi gerektirir. Unutulmamalıdır ki, her bireyin travmaya verdiği yanıt ve bu yanıtlardan edindiği dersler kendine özgüdür. Önemli olan, yaşanan deneyim ne olursa olsun, bireyin kendini keşfetme ve anlamlandırma yolculuğunda dürüst ve şefkatli olabilmesidir.
Referanslar
Dekel, S., Mandl, C., & Solomon, Z. (2017). Posttraumatic growth and posttraumatic stress disorder (PTSD): A meta-analysis. Journal of Clinical Psychology, 73(8), 1011-1025.
Jayawickreme, E., & Maercker, A. (2016). Posttraumatic growth: Where do we go from here? Clinical Psychology: Science and Practice, 23(1), 1-14.
Maercker, A., & Schoch, E. (2019). Posttraumatic growth and posttraumatic stress disorder. In Posttraumatic stress disorder (pp. 209-224). Elsevier.
Tedeschi, R. G., & Calhoun, L. G. (1996). The Posttraumatic Growth Inventory: Measuring the positive legacy of trauma. Journal of Traumatic Stress, 9(3), 455-471.
Vranceanu, A. M., Hahm, E. H., & Zale, E. L. (2020). Post-Traumatic Growth and Psychological Resilience in the Wake of COVID-19. Psychological Trauma: Theory, Research, Practice, and Policy, 12(5), 450-453.
Zoellner, T., & Maercker, A. (2006). Posttraumatic growth in clinical psychology—A critical review and introduction of a two-component model. Clinical Psychology Review, 26(5), 626-653.
Commentaires