Kitap İncelemesi : Olumsuz Çocukluk Deneyimleri (Kathleen Brewer Smyth)
- Sonsuz Travma
- 4 gün önce
- 10 dakikada okunur
Adverse Childhood Experiences
Yazar : Kathleen BrewerSmyth
Yayın Yılı : 2022
Kitap kapsamında olumsuz çocukluk deneyimler, travmanın nörebilimi ve iyileşme üzerine hazırlanmış podcaste aşağıdan ulaşabilirsiniz.
Giriş ve Temel Tanımlar
Kitap, Adverse Childhood Experiences (ACE'ler) olarak bilinen olumsuz çocukluk deneyimlerinin kapsamlı bir incelemesini sunmaktadır. ACE'ler, bireyler tarafından "fiziksel veya duygusal olarak zararlı veya travmatik olarak deneyimlenen bir olay, olaylar dizisi veya bir dizi durum" olarak tanımlanmaktadır (SAMHSA, alıntılanan metinde). ACE'ler sadece bireyin kendisini değil, aynı zamanda ebeveynleri, bakıcıları ve önemli diğerlerini etkileyen ruhsal ve fiziksel hastalıkları, madde kullanımını ve travmaları da içerebilir.
Kitabın vurguladığı temel bir nokta şudur: "Her yaranın arkasında başkalarına fayda sağlayabilecek bir hikaye vardır. Travma, denemeler ve hatalardan öğrendiğiniz her şeyle gurur duyun, sizi bugün olduğunuz kişi yapan şeyler bunlardır. Geçmiş travma ve mevcut koşullar gelecekteki kader değildir."
ACE'lerin Yaygınlığı ve Maliyeti
ACE'lerin yaygınlığı ve toplum üzerindeki maliyeti önemli bir tema olarak ele alınmaktadır. Kaynaklar, belirli demografik grupların ACE'leri yaşama olasılığının daha yüksek olduğunu göstermektedir:
211.376 yetişkinin verilerine göre, bireylerin çoğu en az 1 ACE yaşamıştır (%57.8) ve %21.5'i 3+ ACE yaşamıştır.
Kadınlar erkeklere göre anlamlı derecede daha yüksek ACE skorlarına sahiptir (1.64-1.46).
Çok ırklı bireyler diğer tüm ırk/etnik gruplardan anlamlı derecede daha yüksek ACE'lere sahiptir (2.39), beyaz bireyler ise siyah (1.66) veya hispanik (1.63) bireylerden anlamlı derecede daha düşük ortalama ACE skorlarına sahiptir.
Genellikle, daha yüksek gelir/eğitim seviyesine sahip olanlar, daha düşük gelir/eğitim seviyesine sahip olanlardan daha düşük ortalama ACE skorlarına sahiptir.
Cinsel azınlık bireyler, heteroseksüel bireylerden daha yüksek ACE'lere sahiptir ve özellikle biseksüel bireylerde ACE'ler anlamlı derecede daha yüksektir (3.01).
Kitap, ACE'lerin sadece bireysel değil, aynı zamanda toplumsal bir maliyeti olduğunu da belirtmektedir (sf. 8).
Travma Döngüsü ve Nesiller Arası Aktarım
Kitap, travmanın nesiller arası ve diğer döngülerine dikkat çekmektedir. "Zarar görmüş insanlar kendilerine ve başkalarına zarar verebilir" ifadesi bu döngünün temelini vurgulamaktadır (sf. 12).
Anksiyeteyi düzenlemek için önemli moleküller olan BDNF ve nöronal nitrik oksit sentazın (nNOS) kısa süreli koşu egzersiziyle düzenlenmesi, DNA metilasyonu gibi epigenetik modifikasyon mekanizmalarını içerebilir (Tomiga et al., 2021).
Travma sonrası stres bozukluğu olan annelerin çocuklarının diğerlerine göre daha fazla travmatik olaya maruz kaldığı bildirilmiştir (Chemtob et al., 2013). Travma sonrası stres bozukluğu, depresyonla ilişkili olanın ötesinde çocuk istismarı riskinde artışla ilişkilidir ve bu da nesiller arası bir travma döngüsünü sürdürebilir.
Epigenetik
Epigenetik, deneyimlerin gen ifadesini nasıl etkileyebileceğini inceleyen bir alan olarak tanıtılmaktadır (sf. 14). Kısa süreli koşu egzersizinin farelerde anksiyete benzeri davranışları azalttığı ve hipokampustaki belirli genlerin DNA metilasyon seviyelerini değiştirdiği bulunmuştur. Bu bulgular, koşu egzersizinin ruh hali düzenlemesi üzerindeki faydalı etkilerinin, özellikle ventral hipokampusta, epigenetik mekanizmalardaki değişikliklerle kontrol edilebileceğini düşündürmektedir (Tomiga et al., 2021).
ACE'lerin Nörogelişim Üzerindeki Potansiyel Ciddi Etkileri
ACE'lerin beyin yapısı ve fonksiyonu üzerindeki etkilerine büyük önem verilmektedir. Erken yaşamdaki olumsuzlukların beyin yapısı ve fonksiyonunu etkilemesi, künt stres eksen reaktivitesi, dengesiz ruh hali düzenlemesi, dürtüsel davranışlar ve yüksek riskli davranışlara yol açabilecek azalmış bilişsel fonksiyonla sonuçlanabilir (al’Absi et al., 2021). Nörogörüntüleme çalışmaları, erken olumsuzluğa maruz kalan ve bağımlılık için genetik yatkınlığı olan kişilerde kortikal ve subkortikal değişiklikleri ortaya koymaktadır.
Ruhsal Sağlık Durumları
ACE'ler çeşitli ruhsal sağlık sorunlarıyla güçlü bir şekilde ilişkilidir:
Dikkat Eksikliği/Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) ve Otizm Spektrum Bozukluğu (ASD): ACE'lerin bu durumlarla ilişkili olabileceği belirtilmektedir (sf. 30). DEHB, kronik veya uzun süreli, kişinin işleyişini bozan ve yaşına göre tipik gelişiminin gerisinde kalmasına neden olan dikkat eksikliği ve/veya hiperaktivite-dürtüsellik semptomları ile teşhis edilir (NIMH, 2021).
Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB): TSSB, travmatik olay(lar)la ilgili geri dönüşler, kabuslar, şiddetli anksiyete ve kontrol edilemeyen düşünceler gibi semptomlar içerebilir. TSSB semptomları genellikle dört türe ayrılır: yeniden deneyimleme (istilacı anılar, rüyalar, geri dönüşler), kaçınma, negatif bilişler veya düşünce ve ruh halinde değişiklikler ve uyarılma veya fiziksel ve duygusal reaksiyonlarda değişiklikler (sf. 32, 57).
Bipolar Affektif Bozukluk (BP) ve Şizofreni (SZ): ACE'lerin bu durumlarla da ilişkili olduğu belirtilmektedir (sf. 32).
Yüksek Riskli Davranışlar
ACE'ler yüksek riskli davranışlarla ilişkilidir:
Madde Kullanımı: Erken yaşamdaki olumsuzlukların, özellikle bağımlılık riski taşıyanlarda, madde kullanımı ve diğer yüksek riskli davranışlar için artan bir hassasiyete yol açabileceği belirtilmektedir (al’Absi et al., 2021).
Esrar (kenevir), hamilelik ve emzirme döneminde kullanımı özellikle endişe verici olan, sıklıkla gözden kaçan önemli bir problem maddesidir. Legal olması, özellikle gelişmekte olan beyni hala olan gençlerde güvenli olduğu anlamına gelmez (sf. 38, 69).
Hamilelik sırasında annenin esrar maruziyetinin erken doğum, yenidoğan yoğun bakım ünitesi yatışı, azalmış ortalama doğum ağırlığı ve baş çevresi riskinde artışla ilişkili olduğu meta-analizlerle gösterilmiştir (Marchand et al., 2022).
Gençlerde esrar kullanımının nörogelişim üzerinde uzun süreli etkileri olduğu ve özellikle prefrontal korteks gibi yönetici işlevlerden sorumlu beyin bölgelerinde yaşla ilişkili kortikal incelme ile ilişkili olduğu rapor edilmiştir (Albaugh et al., 2021).
Finlandiyalı ergenlerde 2000-2015 yılları arasında yapılan bir çalışmada, esrar kullanımının sosyoekonomik zorluklarla (ebeveyn işsizliği, düşük ebeveyn eğitimi, her iki ebeveynle yaşamama) ilişkili olduğu ve en fazla sosyoekonomik zorluğa sahip ergenler arasında esrar kullanımının belirgin şekilde arttığı bulunmuştur (Knaappila et al., 2020). Sosyoekonomik zorluklar, ergen esrar kullanımının önlenmesinde dikkate alınmalıdır.
Esrar kullanımı, gençlerde ciddi kardiyovasküler olay riskini artırmaktadır. 18-49 yaş arası esrar kullanıcılarında inme ile ilişkili hastane yatışlarında ve kötü sonuçlarda artan eğilimler bildirilmiştir (Desai et al., 2020). Ayrıca, 15-22 yaş arası gençlerde akut miyokard enfarktüsü (AMI) yatışlarının esrar kullanımı ile ilişkili olduğu ve esrar kullanıcılarının diğer maddelerden daha yüksek ciddi morbidite ve tedavi modalitelerini daha fazla kullandığı bulunmuştur (Patel et al., 2020).
Suç Davranışı ve Antisocial Kişilik Bozukluğu: Travma, özellikle çocukluk döneminde yaşananlar, suç davranışları ve antisocial kişilik bozukluğu ile ilişkilendirilmektedir (sf. 77-78). Alkol etkisi altında cinayet işleyen kadınların, alkol etkisi altında olmayanlara göre daha yakın zamanda istismar mağduru oldukları belirtilmiştir (Brewer-Smyth & Burgess, 2021). Çocuklukta yaşanan ACE'ler ve çocukluk psikopatolojisinin antisocial kişilik bozukluğunun etiyolojisinde farklı rolleri olduğu belirtilmiştir (DeLisi et al., 2019).
Riskli Cinsel Davranışlar ve Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar: ACE'ler ve travma, riskli cinsel davranışlarla ilişkilendirilebilir (sf. 68). Cinsel şiddet, milyonlarca insanı etkileyen önemli bir sorundur ve kadınların üçte birinden fazlası ve erkeklerin dörtte birinden fazlası yaşamları boyunca fiziksel temas içeren cinsel şiddet yaşamıştır (RAINN, CDC, alıntılanan metinde, sf. 107). Çocuklukta yaşanan cinsel şiddetin, yetişkinlikte daha kötü kardiyovasküler sağlıkla ilişkili olduğu gösterilmiştir (Jakubowski et al., 2021).
Diğer Yeme Bozuklukları ve Obezite: Travma, yeme bozuklukları, obezite ve ilgili sağlık durumlarıyla ilişkilidir (sf. 65, 72). Stres, "konfor gıdaları" olarak adlandırılan, karbonhidrat, yağ, şeker ve tuz içeren gıdaları aşermeğe neden olabilir ve bu da uzun vadede tıkınırcasına yeme, kilo alma ve depresyon döngüsüne yol açabilir (Lenoir et al., 2007; Madsen & Ahmed, 2015).
ACE'lerin Nörobiyolojik ve Biyo-davranışsal Etkileri
Travmanın beyin, vücut, davranış ve toplum üzerindeki potansiyel etkileri ayrıntılı olarak incelenmektedir:
Normal Stres Tepkisinin Nörobiyolojisi: Normal stres tepkisi, beyin ve vücudu tehdide karşı hazırlayan karmaşık bir fizyolojik süreçtir (sf. 110).
ACE'ler Sonrası Potansiyel Yaşam Boyu Hipotalamik-Hipofiz-Adrenal (HPA) Eksen ve Stres Sistemi Değişiklikleri: ACE'lere maruz kalmak, stres sistemlerinde, özellikle HPA ekseninde, yaşam boyu sürecek değişikliklere yol açabilir (sf. 110). Bu değişiklikler, biyo-davranışsal sağlık sonuçları üzerinde önemli etkilere sahiptir. Travma sonrası stres bozukluğu olan kadınlarda flatter diurnal kortizol eğimi (DCS) gözlemlenmiştir, bu da AM ve PM kortizol seviyeleri arasındaki farkın azaldığını gösterir (Brewer-Smyth & Burgess, 2021, sf. 111, 113).
İnflamasyon: Erken yaşamdaki olumsuzluklar ve komşuluk şiddeti, emerging adult Afrikalı Amerikalı erkeklerde proinflamatuar bir fenotiple ilişkilendirilmiştir (Janusek et al., 2017). Maternal inflamasyonun nörogelişimsel programlama üzerindeki etkileri incelenmiştir (Gumusoglu & Stevens, 2019).
Nörogelişimsel Kökenli Madde Kullanım Bozuklukları: Erken yaşamdaki olumsuzlukların hayvan modelleri, madde kullanım bozukluklarının nörogelişimsel kökenlerini göstermektedir (Levis, Baram, & Mahler, 2021).
Travma Türleri ve Risk Faktörleri
Kitap çeşitli travma türlerini ve bunlarla ilişkili risk faktörlerini tanımlamaktadır:
Çocuklukta Fiziksel İstismar (CPA): Çocuk istismarının tanımlanması ve uzun vadeli sonuçları ele alınmaktadır (sf. 99). "Dövülmüş çocuk sendromu" terimi tanıtılmaktadır (Kempe et al., 1962).
Çocuklukta Cinsel İstismar (CSA) ve Diğer Cinsel Travma: Cinsel şiddetin yaygınlığı ve uzun vadeli fiziksel ve ruhsal sağlık üzerindeki etkileri vurgulanmaktadır (sf. 107). Çocuklukta yaşanan cinsel istismarın, orta yaşlı kadınlarda beyaz madde hiperintensiteleri (beyin küçük damar hastalığının bir belirteci) ile ilişkili olduğu bulunmuştur (Thurston et al., 2021).
Kötü Niyetli Travmatik Beyin Hasarı (TBI): Çocuklarda kötü niyetli TBI'nın risk faktörleri ve sonuçları ele alınmaktadır (sf. 102).
Çocuklukta Duygusal İstismar (CEA), İhmal ve Yoksulluk: Bu ACE türlerinin etkileri ve ilişkili risk faktörleri tartışılmaktadır (sf. 114). Sosyoekonomik zorlukların, ergen esrar kullanımının artmasıyla ilişkili olduğu belirtilmiştir (Knaappila et al., 2020).
İnsan Kaçakçılığı: Bir travma türü olarak ele alınmaktadır (sf. 116).
İkincil Travma: Travma yaşayan bireylerle çalışan profesyonellerin yaşayabileceği ikincil travma kavramı tanıtılmaktadır (sf. 119).
Ebeveynin Yokluğu veya Sağlık Sorunları
Ebeveynlerin veya bakıcıların ruhsal ve fiziksel hastalıkları, madde kullanımı ve travmalarının çocuk üzerindeki potansiyel etkileri incelenmektedir (sf. 131).
Hamilelik ve Ebeveynlik Sırasında Madde Kullanımı: Özellikle esrar kullanımı, hamilelik sırasında en sık kullanılan yasa dışı madde olarak vurgulanmaktadır. Hem maternal hem de paternal esrar kullanımının çocuğun nörogelişimi üzerinde olumsuz etkileri olduğu belirtilmiştir (Marchand et al., 2022; Slotkin et al., 2021).
Genetik, Epigenetik ve Yetiştirme Arasındaki Karmaşık Bağlantılar: Bu faktörlerin birleşimi, bir çocuğun gelişimini ve travmaya karşı hassasiyetini etkileyebilir (sf. 140).
Hapis veya Ebeveynin Kaybı: Ebeveynin yokluğunun çocuk üzerindeki potansiyel travmatik etkileri ele alınmaktadır (sf. 142).
Bağlanma: Güvenli bağlanmanın travmanın üstesinden gelmede önemi vurgulanmaktadır (sf. 144).
Irksal, Etnik, Cinsiyet ve Ekonomik Eşitsizlikler ve Travma
Bu eşitsizliklerin ACE'ler ve travma üzerindeki etkileri ayrıntılı olarak incelenmektedir (sf. 155).
Siyah ve Hispanik çocuk ve gençlerin ACE'leri yaşama olasılığının beyaz ve Asyalı çocuklardan daha yüksek olduğu belirtilmiştir (Sacks & Murphey, 2018).
COVID-19 pandemisinin eşitsizlikleri artırdığına dikkat çekilmiştir (sf. 159, 193).
Cinsel yönelim ve cinsiyet eşitsizlikleri de travma ile ilişkilendirilmektedir. Cinsiyet değiştirme prosedürlerinin çocuklarda uzun vadeli ruhsal sağlık sorunlarına yol açabileceği tartışılmaktadır, ancak bu konuda büyük tartışmalar olduğu belirtilmektedir (Dhejne et al., 2011, sf. 163-164).
COVID-19 Travması
COVID-19 pandemisi, yeni bir karmaşık ACE olarak ele alınmaktadır (sf. 177). Pandeminin genç ruh sağlığı, ekran süresi, ebeveyn stresi ve hastaneye yatış gibi çeşitli sonuçları incelenmiştir (sf. 184-194).
Fizyolojik ve Psikolojik İyileşme, Travma Bilgili Rehabilitasyon ve Direnç Oluşturma
Kitabın son bölümü, travmadan iyileşme, direnç oluşturma ve döngüyü kırma yollarına odaklanmaktadır:
Direnç Oluşturmak İçin Koruyucu, Telafi Edici ve Yardımsever Deneyimler: Aile, toplum ve devlet desteği gibi destek sistemleri vurgulanmaktadır (sf. 213).
Travma Mağdurlarını Anlamak ve Yanıtlamak: Sağlıklı ilişkiler kurmak için duygusal zekanın önemi ele alınmaktadır. Zarar görmüş insanların kendilerine ve başkalarına zarar verebileceği, bu nedenle sevgiye en çok ihtiyaç duyan ancak hak etmediğini hissedenlerin iyileşmesi gerektiği belirtilmektedir (sf. 233). Güvenin yavaş yavaş inşa edilmesi gerektiği vurgulanmaktadır.
Travma Bilgili Öz Bakım: Duygusal ve ruhsal direnç ve iyileşme için öz bakım uygulamaları tanıtılmaktadır (sf. 251).
Kendini, Başkalarını ve Durumları Affetmenin Nörobiyolojisi: Affetmenin fizyolojisi ve travma sonrası büyümedeki rolü ele alınmaktadır (sf. 252).
Destek Sistemleri: İbadet yerleri ve inanç temelli grupların önemi vurgulanmaktadır (sf. 256).
Öz Bakım, Dua, Meditasyon, Okuma, Müzik ve Günlük Tutma: Bu uygulamaların faydaları tartışılmaktadır (sf. 258).
Mindfulness ve Meditasyon: Stresi azaltmada ve bilişsel kontrolü güçlendirmede mindfulness ve meditasyonun faydaları ele alınmaktadır (sf. 261-262). Negatif düşüncelerden hızla uzaklaşmak ve olumlu düşüncelere odaklanmak için zihni eğitmenin önemi vurgulanmaktadır.
Travma Sonrası Büyüme ve Altruizm: Travmanın ardından büyüme ve başkalarına yardım etmenin iyileşme üzerindeki potansiyel faydaları tartışılmaktadır (sf. 263).
Travma Sonrası Psikolojik ve Psikiyatrik Müdahaleler: Çeşitli terapi türleri ve ilaçlar gibi müdahalelere genel bir bakış sunulmaktadır (sf. 273).
Psikoterapi: Çeşitli psikoterapi yaklaşımları tanıtılmaktadır (sf. 274).
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): Tanımı ve kullanım alanları (sf. 275).
Travma Odaklı Bilişsel Davranışçı Terapi (TF-BDT): Travmaya özel bir BDT formu (sf. 276).
Mindfulness Tabanlı Bilişsel Terapi (MBCT): Mindfulness'ı BDT ile birleştiren bir yaklaşım (sf. 278).
Bilgisayar Destekli Bilişsel Davranışçı Terapi (CCBT): Bilgisayar aracılı BDT (sf. 278).
Dinle Bütünleşik Bilişsel Davranışçı Terapi (RCBT) ve Ruhani Olarak Bütünleşik Bilişsel İşleme Terapisi (SICPT): Ruhsal ve dini inançları terapiye entegre eden yaklaşımlar (sf. 279).
Destek Grupları: Travma sonrası destek gruplarının faydaları (sf. 280).
Diyalektik Davranış Terapisi (DBT) İntiharın Önlenmesi İçin: DBT'nin intihar riskini azaltmada kullanımı (sf. 281).
Madde Kullanımı, TSSB ve Maternal Entegre Bakım: Madde kullanımı ve TSSB'nin bir arada görüldüğü durumlarda maternal entegre bakımın önemi (sf. 284).
Duygusal Düzenleme: Duygusal düzenleme becerilerinin önemi (sf. 285).
Beyin Besinleri: Diyet, Beslenme ve Nutraceuticallerin Beyin ve Mikrobiyota-Bağırsak-Beyin Ekseni Üzerindeki Etkisi: Beslenmenin beyin sağlığı üzerindeki derin etkisi vurgulanmaktadır (sf. 303).
Esansiyel Yağ Asitleri: Beyin fonksiyonu için esansiyel yağ asitlerinin (EFAs) kritik önemi vurgulanmaktadır (sf. 317). Beynin büyük bir kısmının lipitlerden oluştuğu ve diyetle alınan yağ asitlerinin nöronal hücre zarlarının bileşimini etkilediği belirtilmiştir (Chang et al., 2009; Haag, 2003).
Mikrobiyota-Bağırsak-Beyin Ekseni: Bağırsak mikrobiyotasının beyin fonksiyonu ve çeşitli nöropsikiyatrik durumlarla ilişkisi ele alınmaktadır (sf. 305). Prebiyotik ve probiyotiklerin nöro-immünite ve beyin sağlığı üzerindeki potansiyel faydaları belirtilmiştir. Otizm Spektrum Bozuklukları ile mikrobiyota-bağırsak-beyin ekseni arasındaki ilişki vurgulanmaktadır (sf. 309).
Beyin Sağlığı Diyeti Pragmatikleri: Beyin fonksiyonunu optimize edebilecek veya bozabilecek belirli yiyecekler tartışılmaktadır (sf. 320). Sağlıklı bir diyetin çeşitli taze sebzeler, meyveler, tohumlar, fındıklar, baklagiller, yağsız et ve balık içermesi gerektiği belirtilmiştir. Orta miktarlarda çeşitli yiyecekler tüketmenin, günlük olarak aynı yiyecekleri tüketmekten daha iyi olduğu vurgulanmaktadır.
Zararlı Gıdalar ve Toksinler: Beyin fonksiyonuna zararlı olabilecek işlenmiş gıdalar ve çevresel toksinler (ağır metaller, kimyasallar, mikroplastikler) ele alınmaktadır (sf. 330). Tatlılar, işlenmiş gıdalar ve fast food'ların bilişsel fonksiyonu olumsuz etkilediği belirtilmiştir.
Fiziksel Egzersiz, Uyku ve Beyin: Bu iki faktörün beyin sağlığı üzerindeki önemi vurgulanmaktadır (sf. 359).
Fiziksel Aktivite: Fiziksel aktivitenin bilişsel fonksiyon, yaşlanma ve ruh sağlığı üzerindeki faydaları ele alınmaktadır (sf. 360-364). Kısa süreli koşu egzersizinin bile anksiyete benzeri davranışları azalttığı ve hipokampustaki gen ifadesini değiştirdiği bulunmuştur (Tomiga et al., 2021). Egzersizin sosyal yönleri de vurgulanmaktadır.
Uyku: Uykunun beyin için kritik önemi ve ideal uyku süresi ele alınmaktadır (sf. 372-373). Yetersiz uyku, bilişsel fonksiyonlarda azalma ve ruhsal sağlık sorunlarıyla ilişkilendirilmiştir (Dai et al., 2015, 2018; Itani et al., 2017).
Yaşam Boyu Direnç İçin Kendi Kendine Yardım: Bilişsel katılım, eğitim, yaratıcılık, yaşamda amaç duygusu ve mizahın önemi tartışılmaktadır (sf. 395).
Bilişsel Katılım ve Yaratıcılık: Beyin sağlığı ve bilişsel fonksiyonu sürdürmede bilişsel olarak meşgul kalmanın faydaları (sf. 395).
Amaç Duygusu ve Sosyal Destek: Amaç duygusunun ve sosyal destek sistemlerinin önemine değinilmektedir (sf. 399).
Mizah ve Kahkaha: Ruh sağlığı üzerindeki potansiyel faydaları (sf. 404).
Doğanın Beyin Üzerindeki İyileştirici Gücü: Yeşil alanlar ve mavi alanlarda (su kenarı) iyileşme kavramı tanıtılmaktadır (sf. 413). Doğaya maruz kalmanın nöroproteksiyon, ruh sağlığı, fiziksel aktivite ve hatta şiddet ve suç oranları üzerinde olumlu etkileri olduğu belirtilmiştir (de Keijzer et al., 2016; Stigsdotter et al., 2017; Tester-Jones et al., 2020).
Önleme, Sağlık Eşitliği ve Travma Bilgili Kurumsal ve Kamu Politikaları
Son bölüm, ACE'leri önleme, sağlık eşitliğini teşvik etme ve travma bilgili politikalar geliştirme ihtiyacına odaklanmaktadır (sf. 429).
ACE'leri Tarama Politikaları: ACE taramasının önemi vurgulanmaktadır (sf. 430).
Maternal Sağlık Politikaları: Annenin sağlığının çocuğun gelişimi üzerindeki kritik önemi ele alınmaktadır (sf. 431).
Travma Bilgili Okul Çağı Politikaları: Okulların travma bilgili yaklaşımlar benimsemesi gerektiği belirtilmektedir (sf. 433).
Önleme ve Direnç Müdahaleleri: Travmayı önlemeye ve direnci artırmaya yönelik müdahaleler tartışılmaktadır (sf. 436).
Travma Bilgili Müdahaleler ve Politikalar: Sağlık, eğitim, hukuk ve diğer sistemlerde travma bilgili yaklaşımların benimsenmesi çağrısı yapılmaktadır (sf. 438).
Diyet Politikaları: Sağlıklı beslenme politikalarının beyin sağlığı ve genel sağlık üzerindeki önemi vurgulanmaktadır (sf. 440).
Gelecekteki Araştırma ve Uygulama Yönleri: ACE'ler, travmanın nörobilimi, direnç ve yaşam boyu iyileşme konularında daha fazla araştırmaya ve uygulamaya ihtiyaç olduğu belirtilmektedir (sf. 442).
Kaynaklar ve İntihar Önleme Kaynakları
Kitap, çeşitli konularda ek kaynaklar ve özellikle intihar önleme kaynakları listesi sunmaktadır.
Kitap, ACE'lerin kapsamlı ve çok yönlü bir şekilde ele alındığını göstermektedir. ACE'lerin bireysel ve toplumsal maliyetini, nörogelişimsel ve biyolojik etkilerini, çeşitli risk faktörlerini ve travmadan iyileşme ve direnç oluşturma yollarını vurgulamaktadır. Ayrıca, travma bilgili politikaların ve müdahalelerin önemine dikkat çekmektedir.
Komentar