Kitap İncelemesi : Sosyal Travmanın Psikanalitik Bir İncelemesi
- Sonsuz Travma

- 4 Haz
- 2 dakikada okunur
Dış Gerçekliklerin İç Dünyaları
A Psychoanalytic Exploration of Social Trauma: The Inner Worlds of Outer Realities
Editörler : Cristina Călărășanu, Ulrich Schultz-Venrath, Hansjorg Messner
Yayın Yılı : 2022
Kitap kapsamında sosyal travmaya psikoanalitik yaklaşıma dair hazırlanmış podcaste aşağıdan ulaşabilirsiniz.
Ana Temalar :
Kitap, sosyal travmanın bireyin iç dünyası ve grup dinamikleri üzerindeki derin etkilerini psikanalitik bir lensle incelemektedir. Temel temalar şunları içerir:
Sosyal Travmanın Kapsamı ve Kalıcılığı: Kitap, savaş, siyasi baskı, göç, zorla yerinden edilme ve ekonomik krizler gibi sosyal travmaların bireyler, aileler ve toplumlar üzerinde kalıcı izler bıraktığını vurgulamaktadır. "Travmatik olan, psikanalizin temel taşı olmuştur." (Klimis Navridis) ve bu travmatik deneyimler "bilişsel şemalar veya bilinçsiz beklentiler veya fantaziler tarafından ne değiştirilen ne de yeniden şekillendirilen zamansız bir boyutta sürer." (Bohleber, 2007)
Geçmişin İç Dünyaya Entegrasyonu: Travmatik deneyimler, otobiyografik bellekte farklı bir şekilde korunur ve genellikle sembolize edilemeyen, bilinçsiz ve eyleme dökülen ilişkiler aracılığıyla ifade edilir. Travma durumunda, "alfa işlevi bozulmuştur ve zihin kaotik, parçalanmış, tanınmaz duyumlarla doludur, bunlara beta öğeler denir." (Bion'un terimlerine yaklaşarak)
Travmanın Nesiller Arası Aktarımı: Travma sadece travmatik olaya doğrudan maruz kalanları etkilemekle kalmaz, aynı zamanda nesiller boyu aktarılır. "Nesiller arası travmayı metabolize etmek uzun zaman alır." Bu aktarım, ebeveynlerin işlenmemiş deneyimleri ve duyguları aracılığıyla gerçekleşir.
Onur ve Haysiyetin İyileşmesi: Travma, genellikle onur kırıcı deneyimleri içerir ve haysiyetin kaybına yol açar. "Onur kırıcı, bir veya daha fazla kişiye karşı demonstratif bir güç kullanımıdır..." Onurun yeniden kazanılması, travmanın iyileşmesinde önemli bir unsurdur. Dr. Rosenberg ve Dr. Goldowski'nin hikayesi, haysiyetin zorlu koşullarda bile nasıl geri kazanılabileceğinin bir örneğidir.
Sosyal Sistemlerin ve Baskıcı Rejimlerin Rolü: Kitap, baskıcı rejimlerin ve arızalı sosyal sistemlerin travmanın kaynağı veya sürdürücüsü olabileceğini belirtir. "Tüm totaliter güçler, hayatın temel sembollerini kontrol etmeyi talep eder." ve "hayal gücüne dayalı yaşam için alanın yasaklanması, terör rejimlerinin sosyal ve psikik alanı kolonize etmesi için gerekli araçtır." Romanya'daki Komünist sonrası sinema üzerine yapılan tartışma, bu sistemlerin yaratabileceği "ölü anne" veya "ölü annelik" hissini ve insanların nasıl "bedenlere, insanlara değil" dönüştüğünü göstermektedir.
Psikanalizin Sosyal Travma ile Başa Çıkmadaki Rolü: Psikanaliz ve grup analizi, sosyal travmanın anlaşılması ve tedavisi için önemli araçlar olarak sunulmaktadır. Grup analitik kimliğin zorlu sosyal travma dönemlerinde "insanlara, kendimize ve başkalarına olan inancımızı korumada önemli bir rol oynadığı" ifade edilmektedir. Psikanalitik tedavi, sembolleştirme, anlatı oluşturma ve anlamlandırma süreçlerinin yeniden kurulmasına yardımcı olmayı amaçlar.
Grup Dinamikleri ve Sosyal Travma: Gruplar, travmatik deneyimleri yansıtma ve işleme potansiyeline sahiptir. "İmkansız Gruplar", parçalanmanın ve inkarın mevcut olduğu ortamlarda bile grupların nasıl gelişebileceğini göstermektedir. Sosyal rüya çalışmaları, toplumların bilinçsiz alt yapısını keşfetmek için bir araç olarak kullanılmaktadır.
Suçluluk ve Sorumluluk: Özellikle savaş ve çatışma sonrası toplumlarda, suçluluk ve sorumluluk temaları karmaşıktır. Bireysel ahlaki sorumluluk, kolektif siyasi sorumluluk ve travmanın neden olduğu inkar mekanizmaları bir araya gelir. "Kanımızın ellerimizde olduğu ve onu Pontius Pilatus gibi yıkayamayacağımız" acı verici gerçeğin kabul edilmesi gerekliliği dile getirilmektedir.
Kimlik ve Aidiyet: Travma ve göç gibi deneyimler, kimliğin oluşumunu ve aidiyet hissini derinden etkiler. "Ergenlik ve göç, bilinenin bilinmeyene, aynı olmanın ötekiliğe doğru felaket niteliğinde değişikliklerdir." ve bu deneyimler, "doğuşta aidiyet topluluğuyla onaylanan özne ve gruplar arasındaki narsisistik sözleşmenin yeniden müzakere edilmesine" neden olur.
Kitap, sosyal travmanın yalnızca psikolojik bir olgu olmadığını, aynı zamanda tarihsel, sosyal, kültürel ve politik boyutları olan karmaşık bir fenomen olduğunu göstermektedir. Psikanalitik bakış açısı, bu travmaların içselleştirilmiş etkilerini ve bu etkilerle başa çıkma yollarını anlamak için değerli bir çerçeve sunmaktadır.







Yorumlar