Kurumlar İçin Kaçınılmaz Gerçek: Travmalar
- Şenel KARAMAN
- 27 May
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 2 gün önce

Şenel Karaman
Klinik Psikolog
Yıllar önce bana bir yönetici ilginç bir istekle gelmişti. Dedi ki satın alma ’da 5 kişi çalışıyor ve her biri son derece yetenekli ve işi çok iyi biliyorlar. Ancak birbirlerini şikayet etmelerinden bıktım. Lütfen bir şeyler yapın ve bu sorunu çözün. Bu 5 çalışan ile bir toplantı yaptık.
· Biri çok yaşlı ve bilgisayar kullanmaktan kaçınıyor. Gerçekten piyasanın kurdu olmuş, bilgili ve sezgileri çok güçlü
· Diğeri genç, bilgisayarı hızlı ve pratik kullanıyor. Tam bir teknoloji manyağı.
· Bir tanesi takıntılı ve her işin düzgün yapılmasını isteyen efendi, nezaketli biri.
· Bir diğeri yapılacak işleri anlamakta zorlanan ancak çaba gösteren biri.
· Bir diğeri ise çok konuşuyor. Gerçekten çok konuşuyor. Hatta diğerleri adına konuşuyor. Biri “eeee” falan desin onun adına cümleyi tamamlıyor.
Bu beş kişiyi aynı ortamda hayal edin. Hiç biri diğerine gerçekten zarar vermek istemiyor. Bu ortamda bizim küçük “t” olarak nitelendirdiğimiz bir çok travma yaşıyorlar. Bireysel farklılıkların iş yaşamına yansıması çok ciddi boyutlara da varabilir. Bu arkadaşlar tartışıyorlar sonra yöneticilerine şikâyete gidiyorlar. Takıntılı olan işlerin üstün körü yapılmasından sürekli rahatsız olur; küsüyor, söyleniyor... Bilgisayarı hızlı kullanan, kullanmaktan kaçınan içlerindeki en yaşlı olanla sürekli tartışıyor. Çok konuşan bazen hepsini keyiflendiriyor bazense gevezeliğiyle işlerin tıkanmasına neden olabiliyor. İşler yürümesine rağmen bu insanlar her sorunu kriz haline getiriyorlar. Kendilerinin tabiri ile “huzurlu” değiller.
İnsanlar hem doğal afetlerden hem de birbirlerinden etkilenerek travma yaşarlar. Aslında insanın olduğu her yer potansiyel olarak travma barındırır. Psikolojik travmanın etkileri konusu tam olarak bilinemediğinde insanlar ve dolayısı ile kurumlar sorun yaşarlar ve sorunlarının kaynağını başka yerde ararlar.
Bu yazıda kurumların, travmayı nasıl yaşadıklarını, etkilerini ve çözümlerini inceleyeceğiz.
Travma denildiğinde iş kazaları, ölümler, doğal afetler, cinsel taciz gibi durumlar akla gelir. Ancak konu kurumlar olduğunda; işten çıkartmalar, kurumun küçülmesi, teknolojik değişimler, kritik kişilerin işten ayrılması, birimler arasındaki hizipleşmeler ve yönetim kavgaları çoğunlukla travma olarak nitelendirilmez. Oysa bunlar doğal afetler gibi kurum üzerinde yıkıcı etkiler yaratabilir.
Bana yönetici olarak yeni işine başlamış bir yönetici gelmişti. Önceki yönetici işini çok iyi yapan, çalışanlarıyla iletişimi kuvvetliymiş. Danışanımın alışkın olduğu kurum kültüründen çok farklı bir yermiş. Kendisini sabote eden, diğer çalışanlarla arası çok iyi bir alt düzeyde olan biri ise giden yöneticinin yerini almak istiyormuş. İşe başladığı günden beri bizim ülkemizde çokça rastlanılan bilindik yıldırma politikaları yürütüyorlar. Bir kurumda hizipleşme başladığında her grup kendi yandaşlarını bulur ve diğerlerine karşı düşmanca davranmaya başlarlar. Bu krizi çözecek olanın yetişkin yönünü devrede tutabilmesi ve sabotajları kişiselleştirmeden yönetebilmesi gerekir. Eğer bu süreçte geçmiş travmaları tetiklenirse benim danışanımda olduğu gibi kişi fonksiyonel davranmak yerine Panik Atak geliştirebilir. Artık bir sorun yaklaştığında gidip bunu çözmek yerine kalp krizi geçireceğine dair korkularıyla soluğu acil serviste alabilir.
Beynimiz, travmatik bir olay sonrasında farklı çalışmaya başlar. Olaydan sonra hissedilen korku, kaygı, öfke veya üzüntünün insan ilişkilerine yansıması vardır. Çocukluğunda akran zorbalığına maruz kalmış bir yönetici kurumdaki hizipleşme onun çocukluk travmasını tetikler ve yetişkin gibi davranmak yerine her an incitileceği beklentisi ile hareket etmeye başlar. Ya çok öfkeli ve saldırgan ya da kaygılı ve kaçınan biri haline dönüşebilir.
İş yerleri sadece üretim yapılan hizmet sunulan yerler değildir. İnsanların sürekli iletişim halinde oldukları ve birbirlerine yönelik sağlıklı ya da sağlıksız davranışlar geliştirdikleri ortamlardır. İş güvenliği konusunda ne kadar ileri önlemler alınırsa alınsın, teknolojik değişimler ne kadar takip ediliyor olursa olsun sorunlar yaşanır. Sorunların bir bölümü iş kazası gibi olağanüstü olaylardır. Önemli bir bölümü ise çalışanların bu işe girmeden önce yaşadıkları ve hala halledilememiş travmatik deneyimlerin tetiklenmelerinden doğan sorunlardır.
Comments