Travma ve Uyku: Sessiz Gecelerin Gölgesi
- Sonsuz Travma

- 3 Haz
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 7 Haz

Travma ve uyku ile ilgili hazırladığımız podcast sohbetini aşağıdan dinleyebilirsiniz.
Hayatımızda yaşadığımız travmatik olaylar, fiziksel ve zihinsel sağlığımız üzerinde derin izler bırakır. Ancak bu izlerin en sık göz ardı edilenlerinden biri, uyku düzenimiz üzerindeki etkileridir. Travma, gecelerimizi bir kâbusa çevirebilir, dinlenmek ve yenilenmek için ihtiyaç duyduğumuz huzuru elimizden alabilir. Peki, travma ve uyku arasındaki bu karmaşık ilişki nasıl işler ve bu sessiz gölgeyle nasıl başa çıkabiliriz?
Travmanın Uykuya Yansımaları: Neden Uykumuz Kaçar?
Travmatik bir olay yaşadığımızda, beynimiz sürekli bir "savaş ya da kaç" modunda kalabilir. Bu durum, uykuya dalmamızı zorlaştıran bir dizi fizyolojik tepkiyi tetikler.
Hiperarousal (Aşırı Uyarılmışlık): Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) yaşayan kişilerde sıkça görülen hiperarousal durumu, vücudun sürekli tetikte olmasından kaynaklanır. Kalp atış hızı yükselir, kaslar gerilir ve zihin durmak bilmeyen düşüncelerle doludur. Bu durum, uykuya geçişi imkansız hale getirebilir (American Psychiatric Association, 2013).
Kâbuslar ve Tekrarlayan Rüyalar: Travmanın en bilinen uyku belirtilerinden biri kâbuslardır. Travmatik olayı yeniden yaşatan veya tematik olarak benzer rüyalar, uyku kalitesini ciddi şekilde bozar ve uykuya dalma korkusuna yol açabilir (Neylan, 2003).
Uyku Fragmantasyonu (Parçalanmış Uyku): Travma yaşayan kişilerde uyku sık sık bölünür. Bu durum, derin ve dinlendirici uyku evrelerine geçişi engeller, gün içinde yorgunluk, odaklanma sorunları ve irritable ruh haline yol açar.
İnsomnia (Uykusuzluk): Uykuya dalmada veya uykuyu sürdürmede yaşanan zorluklar, travma sonrası dönemde oldukça yaygındır. Kronik uykusuzluk, travmanın etkilerini daha da kötüleştirerek bir kısır döngü yaratır (Gehrman et al., 2013).
Yeni Çalışmalar Ne Söylüyor?
Son yıllarda yapılan araştırmalar, travma ve uyku arasındaki ilişkinin derinliğini ve karmaşıklığını daha iyi anlamamızı sağlıyor.
Beyin Yapısı ve Fonksiyonlarındaki Değişiklikler: Fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) çalışmaları, travma sonrası stres bozukluğu olan bireylerde uyku sırasında amigdala gibi duygusal işlemleme bölgelerinin aşırı aktif olduğunu göstermektedir. Bu durum, travmatik anıların işlenmesinde ve uyku kalitesinde bozulmalara yol açabilir (Pace-Schott et al., 2015).
Biyolojik Belirteçler: Yeni araştırmalar, travma sonrası uyku bozukluklarıyla ilişkili potansiyel biyobelirteçleri (örneğin, kortizol seviyeleri, inflamatuar belirteçler) incelemektedir. Bu belirteçler, travmanın uyku üzerindeki etkilerini daha objektif bir şekilde değerlendirmemize ve daha hedefe yönelik tedaviler geliştirmemize yardımcı olabilir (Germain & Buxton, 2019).
Uyku ve Bellek Konsolidasyonu: Uykunun, travmatik anıların işlenmesi ve bellekte depolanması üzerinde önemli bir rol oynadığı düşünülmektedir. Yetersiz veya kalitesiz uyku, travmatik anıların daha az adapte edici bir şekilde işlenmesine ve böylece TSSB semptomlarının devam etmesine katkıda bulunabilir (Walker & van der Helm, 2009). Bu alandaki son çalışmalar, özellikle REM uykusunun (hızlı göz hareketi uykusu) travmatik anıların duygusal yükünü azaltmada kritik bir rol oynadığını vurgulamaktadır (Stickgold, 2015).
Travmanın Uykuya Etkileriyle Başa Çıkmak
Travmanın uyku üzerindeki yıkıcı etkileriyle başa çıkmak mümkündür. İşte bazı yaklaşımlar:
Profesyonel Yardım Alın: Travma ve uyku bozuklukları birbiriyle derinden bağlantılıdır. Bir terapist veya psikolog, travma odaklı bilişsel davranışçı terapi (TO-BDT) veya EMDR (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme) gibi yöntemlerle travma semptomlarını hafifletmenize ve dolayısıyla uyku kalitenizi artırmanıza yardımcı olabilir. Uyku uzmanları ise spesifik uyku bozukluklarına yönelik çözümler sunabilirler.
Uyku Hijyenine Özen Gösterin: Düzenli bir uyku programı oluşturmak, yatmadan önce rahatlatıcı rutinler geliştirmek (örneğin, ılık duş almak, kitap okumak), kafein ve alkolden kaçınmak gibi adımlar uyku kalitenizi önemli ölçüde artırabilir.
Gevşeme Teknikleri ve Farkındalık: Derin nefes egzersizleri, yoga, meditasyon gibi gevşeme teknikleri, aşırı uyarılmışlık halini azaltarak uykuya geçişi kolaylaştırabilir. Farkındalık (mindfulness) uygulamaları ise zihninizi şimdiki ana odaklayarak takıntılı düşüncelerden uzaklaşmanıza yardımcı olabilir.
Fiziksel Aktivite: Düzenli egzersiz, uyku kalitesini artırır ve stresi azaltır. Ancak yatmadan hemen önce yoğun egzersiz yapmaktan kaçınmak önemlidir.
Travma, uykumuzun en temel ihtiyaçlarımızdan biri olan dinlenmeyi elimizden almaya çalışsa da, bu konuda atılabilecek adımlar ve destek mekanizmaları mevcuttur. Unutmayın, sağlıklı bir uyku, travmatik deneyimlerin üstesinden gelmede ve iyileşme sürecinde kritik bir adımdır. Karanlık gecelerin yerini aydınlık sabahlara bırakabilmek için umut ve çaba her zaman vardır.
Referanslar
American Psychiatric Association. (2013). Diagnostic and statistical manual of mental disorders (5th ed.). Arlington, VA: American Psychiatric Publishing.
Gehrman, P. R., Mellman, T. A., & Jefferson, C. (2013). Sleep and PTSD. In R. A. Friedman & P. R. Gehrman (Eds.), Sleep and psychiatric disorders (pp. 37-56). New York, NY: Cambridge University Press.
Germain, A., & Buxton, O. M. (2019). Sleep and traumatic stress: Current evidence and future directions. Biological Psychiatry, 86(7), 532-540.
Neylan, T. C. (2003). Sleep and post-traumatic stress disorder. Current Opinion in Psychiatry, 16(3), 329-333.
Pace-Schott, E. F., Germain, A., & Rothbaum, B. O. (2015). The neuroscience of fear extinction and its clinical implications. Dialogues in Clinical Neuroscience, 17(4), 453-466.
Stickgold, R. (2015). Sleep and traumatic memory. Journal of Clinical Sleep Medicine, 11(11), 1279-1280.
Walker, M. P., & van der Helm, R. (2009). Overnight therapy? The role of sleep in emotional brain processing. Psychological Bulletin, 135(5), 731-748.






Yorumlar