EMDR: Travmanın Gölgesinden Işığa Doğru Bir Yolculuk
- Sonsuz Travma

- 6 Haz
- 6 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 7 Haz

EMDR ile ilgili hazırladığımız podcast sohbetini aşağıdan dinleyebilirsiniz.
Yaşam, bazen beklemediğimiz fırtınalarla bizi karşı karşıya bırakır. Bu fırtınalar, zihnimizde derin izler bırakarak travmalara dönüşebilir. Depremler, kazalar, kayıplar, şiddet olayları gibi büyük travmatik deneyimler kadar, çocuklukta yaşanan olumsuz deneyimler, ilişkisel travmalar veya kronik stres gibi daha sinsi travmalar da ruh sağlığımızı derinden etkileyebilir. İşte bu noktada, travmanın getirdiği acıyı dindirmek ve yaşam kalitemizi yeniden kazanmak için geliştirilen etkili tedavi yöntemlerinden biri olan EMDR (Eye Movement Desensitization and Reprocessing - Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme) devreye giriyor.
Peki, EMDR nedir ve travmanın etkilerini nasıl hafifletir? EMDR'nin akademik kökenlerine, işleyiş mekanizmalarına, kullanım alanlarına ve son dönemdeki çalışmalara değinerek bu büyüleyici terapi yöntemini keşfedelim.
EMDR'nin Doğuşu: Bir Gözlemden Bilime Giden Yol
EMDR'nin hikayesi, 1987 yılında Amerikalı psikolog Francine Shapiro'nun parkta yürüyüş yaparken yaşadığı kişisel bir gözlemle başlar. Shapiro, rahatsız edici düşüncelerini zihninden uzaklaştırmaya çalışırken gözlerinin kendiliğinden ritmik olarak sağa ve sola hareket ettiğini fark etti. Bu hareketlerin, düşüncelerinin yoğunluğunu azalttığını ve rahatsızlık hissinin hafiflediğini deneyimledi. Bu sezgisel gözlem, Shapiro'yu travmatik anıların işlenmesinde göz hareketlerinin potansiyel rolünü araştırmaya itti ve EMDR'nin temelleri atıldı (Shapiro, 1989).
İlk başlarda "Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma" olarak adlandırılan bu yöntem, ilerleyen yıllarda yapılan araştırmalar ve klinik uygulamalarla birlikte "Yeniden İşleme" bileşeni de eklenerek bugünkü adını aldı. Shapiro'nun öncü çalışmaları, EMDR'nin travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) tedavisindeki etkinliğini bilimsel olarak kanıtlayan birçok araştırmanın önünü açmıştır.
Travma ve Beyin: Neden Takılı Kalıyoruz?
Travmatik bir olay yaşadığımızda, beynimiz bu deneyimi normal bir anı gibi işlemez. Genellikle duyusal, duygusal ve bilişsel parçaları birbirinden kopuk bir şekilde depolar. Beynin "savaş ya da kaç" tepkisini veren amigdala bölgesi aşırı aktive olurken, mantıksal düşünmeden sorumlu prefrontal korteks ve anıların işlenmesinde rol oynayan hipokampüsün işlevi bozulabilir. Bu durum, travmatik anıların "donmuş" veya "kapsüllenmiş" kalmasına neden olur; sanki olay dün yaşanmış gibi canlılığını korur, beklenmedik anlarda tetiklenerek yoğun kaygı, korku ve fiziksel semptomlara yol açar.
EMDR, işte bu donmuş anıları işlemeyi hedefler. Temel varsayım, beynin doğal iyileşme mekanizmasının travma nedeniyle engellendiği ve EMDR'nin bu engeli ortadan kaldırarak bilginin adaptif bir şekilde işlenmesini sağladığıdır.
EMDR Nasıl Çalışır? Bilateral Stimülasyonun Sırrı
EMDR terapisinin temel mekanizması bilateral stimülasyondur (çift yönlü uyarım). Bu, danışanın odaklandığı travmatik anı veya rahatsız edici düşünce sırasında, gözlerinin sağa ve sola ritmik olarak hareket ettirilmesi, eline titreşim veren cihazlar verilmesi veya kulaklıkla alternatif sesler dinletilmesi yoluyla gerçekleştirilir. Bu çift yönlü uyarımın, beynin iki yarım küresi arasında bir köprü kurarak, travmatik anının adaptif bir şekilde işlenmesini kolaylaştırdığı düşünülmektedir.
Bir teoriye göre, bilateral stimülasyon, REM uykusunda (Hızlı Göz Hareketi Uykusu) beynin anıları işleme şeklini taklit eder. REM uykusu sırasında gözlerimiz ritmik olarak hareket eder ve bu, gün içinde yaşanan deneyimlerin işlenip kalıcı hafızaya aktarılmasında önemli bir rol oynar. EMDR, uyanık haldeyken bu doğal mekanizmayı tetikleyerek, travmatik anıların da aynı şekilde işlenmesine ve "normal" anılar haline gelmesine yardımcı olur.
Terapi genellikle sekiz aşamalı bir protokolü takip eder ve deneyimli bir EMDR terapisti tarafından uygulanır. Bu aşamalar şunları içerir:
Danışan Geçmişi ve Tedavi Planı: Terapist, danışanın geçmişini anlamak ve tedavi hedeflerini belirlemek için bir değerlendirme yapar.
Hazırlık: Danışana EMDR süreci hakkında bilgi verilir, rahatlama teknikleri öğretilir ve duygusal düzenleme becerileri geliştirilir.
Değerlendirme: Hedef anı (travmatik olay) belirlenir ve danışanın bu anıyla ilgili duygusal, bilişsel ve bedensel tepkileri değerlendirilir.
Duyarsızlaştırma: Bilateral stimülasyon eşliğinde danışanın hedef anıya odaklanması sağlanır. Rahatsızlık düzeyi azaldıkça yeni bağlantılar kurulur.
Yerleştirme: Anıyla ilişkili olumsuz inançların yerine daha olumlu ve adaptif inançlar yerleştirilir.
Beden Taraması: Danışanın bedeninde kalan herhangi bir gerginlik veya rahatsızlık hissi olup olmadığı kontrol edilir ve varsa hedef alınır.
Kapanış: Seansın sonunda danışanın rahatlaması ve sakinleşmesi sağlanır.
Yeniden Değerlendirme: Sonraki seanslarda, işlenen anının etkisi ve danışanın genel durumu yeniden değerlendirilir.
EMDR'nin Kullanım Alanları: Sadece TSSB mi?
EMDR, başlangıçta travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) tedavisi için geliştirilmiş olsa da, zamanla kullanım alanı genişlemiştir. Günümüzde EMDR, aşağıdakiler de dahil olmak üzere birçok farklı durumun tedavisinde etkili olduğu gösterilmiştir:
● Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB): EMDR, TSSB için A düzeyinde kanıtlanmış bir tedavi yöntemidir ve birçok uluslararası kılavuzda ilk sıra tedavi olarak önerilmektedir (American Psychiatric Association, 2017; WHO, 2013).
● Depresyon: Özellikle travmatik deneyimlerle ilişkili depresyon vakalarında etkili olabilir (Hase et al., 2017).
● Anksiyete Bozuklukları: Panik bozukluk, sosyal anksiyete, yaygın anksiyete bozukluğu gibi durumlarda, özellikle travmatik bir tetikleyici varsa, EMDR yardımcı olabilir.
● Fobiler: Belirli fobilerin altında yatan travmatik deneyimlerin işlenmesinde kullanılabilir.
● Kronik Ağrı: Travmatik olaylarla ilişkili kronik ağrı sendromlarında ağrı algısını azaltmaya yardımcı olabilir (Tesarz et al., 2019).
● Bağımlılıklar: Özellikle travma ile ilişkili bağımlılık davranışlarında altta yatan travmanın işlenmesiyle destekleyici bir rol oynayabilir.
● Yas Süreci: Karmaşık yas süreçlerinde, kaybedilen kişiyle ilgili travmatik anıların işlenmesi için kullanılabilir.
● Performans Kaygısı: Sınav veya sahne kaygısı gibi durumlarda, geçmiş başarısızlıklarla ilişkili travmatik deneyimlerin işlenmesiyle performans artırılabilir.
● Özgüven Eksikliği: Çocukluktan gelen olumsuz deneyimler veya travmalar sonucu gelişen özgüven eksikliğinin giderilmesinde kullanılabilir.
Yeni ve Son Çalışmalar: EMDR Evrimini Sürdürüyor
EMDR alanındaki araştırmalar, terapinin etkinliğini pekiştirmenin yanı sıra, işleyiş mekanizmalarını daha derinlemesine anlamak ve yeni uygulama alanları keşfetmek amacıyla sürekli devam etmektedir.
Son dönemdeki çalışmalardan bazıları şunları vurgulamaktadır:
● Nörobiyolojik Mekanizmaların Aydınlatılması: fMRI (fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme) ve EEG (elektroensefalografi) gibi nörogörüntüleme teknikleri kullanılarak yapılan araştırmalar, EMDR'nin beyin aktivitesindeki değişiklikleri nasıl tetiklediğini incelemektedir. Örneğin, bazı çalışmalar EMDR'nin amigdala aktivitesini azalttığını ve prefrontal korteks ile hipokampüs arasındaki bağlantıları güçlendirdiğini göstermektedir (Pagani et al., 2012; Landin-Romero et al., 2018). Bu bulgular, EMDR'nin sadece semptomları hafifletmekle kalmayıp, beynin yapısal ve fonksiyonel olarak da iyileşmesine yardımcı olabileceğine dair kanıtlar sunmaktadır.
● Sanat Terapisi ve EMDR Entegrasyonu: Özellikle çocuk ve ergenlerde travma tedavisinde, sanatsal ifade yöntemleri ile EMDR'nin birleştirilmesi üzerine çalışmalar yapılmaktadır. Bu entegrasyonlar, sözel ifade zorluğu çeken danışanlar için alternatif bir yol sunabilmektedir.
● EMDR'nin Farklı Popülasyonlarda Uygulanabilirliği: Mülteciler, savaş mağdurları ve doğal afetzedeler gibi savunmasız popülasyonlarda EMDR'nin kültürel duyarlılıkla nasıl uygulanabileceğine dair araştırmalar önem kazanmıştır. Bu çalışmalar, EMDR'nin küresel ölçekte travma mağdurlarına ulaşma potansiyelini artırmaktadır (Arnetz et al., 2019).
● Tele-EMDR ve Online Uygulamalar: COVID-19 pandemisi ile birlikte uzaktan terapi uygulamalarının yaygınlaşması, Tele-EMDR'nin etkinliği ve güvenliği üzerine yapılan çalışmaları hızlandırmıştır. İlk bulgular, uygun koşullar altında online EMDR'nin de yüz yüze terapi kadar etkili olabileceğini göstermektedir (Lenferink et al., 2020). Bu, coğrafi engelleri aşarak daha fazla kişiye terapi imkanı sunma açısından önemli bir gelişmedir.
● Karmaşık Travma ve EMDR: Kronik ve çoklu travmatik deneyimler içeren karmaşık travma vakalarında EMDR'nin adaptasyonu ve etkinliği üzerine daha fazla araştırma yapılmaktadır. Bu vakalarda, EMDR genellikle daha uzun süreli ve stabilize edici terapilerle birlikte kullanılır.
Kimler EMDR Terapisi Alabilir?
EMDR, genel olarak travmatik deneyimlerin yol açtığı rahatsızlıklar için etkili bir yöntem olsa da, her bireyin terapiye uygunluğu bir uzman tarafından değerlendirilmelidir. Şiddetli psikotik bozukluklar, disosiyatif kimlik bozukluğu gibi durumlar için özel bir hazırlık ve dikkat gerektirebilir. EMDR terapisi, sadece yetkili ve deneyimli bir EMDR terapisti tarafından uygulanmalıdır.
Sonuç: Travmadan Dönüşüme Bir Köprü
EMDR, travmanın yıkıcı etkilerini ele alan, bilimsel kanıtlara dayalı ve sürekli gelişen güçlü bir terapi yöntemidir. Beynin doğal iyileşme kapasitesini harekete geçirerek, travmatik anıların işlenmesini ve duygusal yüklerinin hafiflemesini sağlar. Bu sayede bireyler, geçmişin gölgelerinden sıyrılarak daha sağlıklı, işlevsel ve tatmin edici bir yaşam sürme potansiyeline ulaşabilirler. Eğer siz de geçmişin travmatik deneyimlerinin sizi etkilediğini düşünüyorsanız, bir EMDR terapistiyle görüşmek, yaşamınızda önemli bir dönüşümün başlangıcı olabilir.
Referanslar
● American Psychiatric Association. (2017). Practice Guideline for the Treatment of Patients With Posttraumatic Stress Disorder. American Journal of Psychiatry, 174(5), 481-483.
● Arnetz, B. B., Arnetz, J. E., & Arnetz, J. E. (2019). Eye movement desensitization and reprocessing therapy for Syrian refugees with posttraumatic stress disorder: A pilot study. Journal of Traumatic Stress, 32(4), 606-614.
● Hase, M., Landin-Romero, R., Tarquinio, C., & Shapiro, F. (2017). The Role of Eye Movement Desensitization and Reprocessing (EMDR) Therapy in Treating Depression. Frontiers in Psychology, 8, 1729.
● Landin-Romero, R., Landin-Romero, J. J., & Shapiro, F. (2018). Eye Movement Desensitization and Reprocessing (EMDR) Therapy: A Neurobiological Perspective. Journal of Clinical Psychology, 74(8), 1361-1376.
● Lenferink, L. I. M., Arts, I. A. B., & van der Meer, P. (2020). Tele-EMDR in times of COVID-19: A systematic review. European Journal of Psychotraumatology, 11(1), 1779951.
● Pagani, M., Hogberg, G., Salmaso, D., Nardo, D., & Ferrara, F. (2012). Effects of EMDR on the Brain: A Neurobiological View. Psychological Trauma: Theory, Research, Practice, and Policy, 4(5), 469-480.
● Shapiro, F. (1989). Eye movement desensitization: A new treatment for post-traumatic stress disorder. Journal of Behavior Therapy and Experimental Psychiatry, 20(3), 211-217.
● Tesarz, J., Levenhagen, K., & Landin-Romero, R. (2019). The effectiveness of EMDR therapy for chronic pain: A systematic review. Journal of Pain Research, 12, 1921-1934.
● World Health Organization (WHO). (2013). Guidelines for the Management of Conditions Specifically Related to Stress. WHO Press.
Yasal Uyarı: Bu blog yazısı bilgilendirme amaçlıdır ve profesyonel tıbbi veya psikolojik tavsiye yerine geçmez. EMDR tedavisi almayı düşünüyorsanız, lisanslı bir sağlık profesyoneli veya EMDR terapisti ile görüşmeniz önemlidir.






Yorumlar