Güçlüklere Rağmen Gülümsemek : Travmanın Mizah ve İletişim Üzerindeki Paradoksal Etkileri
- Sonsuz Travma

- 3 Haz
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 7 Haz

Travmanın mizah ve iletişim üzerindeki etkileri ile ilgili hazırladığımız podcast sohbetini aşağıdan dinleyebilirsiniz.
Travma, yaşamın beklenmedik ve sarsıcı bir gerçeği olabilir. Bireylerin ruhsal ve fiziksel sağlığını derinden etkilemekle kalmaz, aynı zamanda dünyaya bakış açılarını, ilişkilerini ve hatta kendilerini ifade etme biçimlerini de dönüştürür. Ancak bu zorlu deneyimlerin, görünüşte tezat gibi duran bazı sonuçları da olabilir: mizah anlayışı ve iletişim tarzı üzerinde yarattığı paradoksal etkiler.
Karanlık Mizah: Bir Savunma Mekanizması mı, Gerçeklikten Kaçış mı?
Travmatik olaylar yaşayan bazı bireylerde, "kara mizah" veya "alaycı dil" kullanımı dikkat çekici bir şekilde artabilir. Bu, dışarıdan bakıldığında soğuk veya duyarsız görünebilirken, aslında karmaşık bir psikolojik işlemin ürünüdür. Araştırmalar, mizahın özellikle stresli ve travmatik durumlarda bir başa çıkma mekanizması olarak kullanılabileceğini göstermektedir (Kuiper & Martin, 1993). Örneğin, sağlık çalışanlarının yoğun baskı altındaki ortamlarda kara mizahı kullanması, hem duygusal gerilimi azaltmaya hem de mesleki dayanışmayı artırmaya yardımcı olabilir (Dean et al., 2010).
Son yıllarda yapılan çalışmalar, kara mizahın travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) ile ilişkilendirilebileceğini de ortaya koymuştur. Ancak bu ilişki basit değildir; bazı durumlarda mizah, travmatik anıları işlemede ve duygusal mesafeyi korumada bir araç olabilirken, diğer durumlarda kaçınma stratejisi olarak da işlev görebilir (Nilsen et al., 2022). Bu durum, kara mizahın sadece bir "komiklik" değil, aynı zamanda bireyin travmatik deneyimle nasıl yüzleştiğini veya yüzleşmekten kaçındığını gösteren bir gösterge olabileceğini düşündürmektedir.
İletişimde Değişim: Dolaylı Yollar ve Anlatıların Gücü
Travmanın iletişim tarzı üzerindeki etkisi ise daha farklı bir boyutta tezahür edebilir. Bazı bireyler travmatik deneyimlerini doğrudan ifade etmekte zorlanırken, metaforik, dolaylı veya sembolik iletişim yollarını tercih edebilirler. Bu durum, özellikle yaşananların ağırlığı nedeniyle kelimelerin yetersiz kaldığı veya duygusal olarak çok yoğun olduğu anlarda belirginleşir.
Güncel araştırmalar, travma sonrası anlatıların yeniden yapılandırılmasının önemini vurgulamaktadır (Herman, 1992). Bireyler, yaşadıkları travmayı doğrudan anlatmak yerine, rüyalar, sanat, şiir veya dolaylı hikayeler aracılığıyla ifade edebilirler. Örneğin, bir çocukluk travması yaşamış bir birey, doğrudan anılarını paylaşmak yerine, kendisini rahatsız eden bir kedi hikayesi anlatarak veya soyut bir resim çizerek duygularını ifade edebilir. Bu tür dolaylı anlatılar, hem konuşmacıya güvenli bir alan sağlar hem de dinleyicinin empati kurmasına olanak tanır.
Yine, travma sonrası büyümeyi (PTG) inceleyen çalışmalar, bireylerin yaşadıkları zorlukları anlamlandırmak ve yeni bir bakış açısı kazanmak için anlatısal yeniden düzenleme (narrative reconstruction) yoluna gittiklerini belirtmektedir (Tedeschi & Calhoun, 2004). Bu süreçte iletişim, sadece bilgi alışverişi değil, aynı zamanda kimliğin yeniden inşası ve anlam arayışının bir aracı haline gelir.
Paradoksun Çözümü: Empati ve Anlayış
Travmanın mizah ve iletişim üzerindeki bu paradoksal etkilerini anlamak, hem travma yaşayan bireylere hem de onlarla etkileşimde bulunanlara daha fazla empati ve anlayış göstermemizi sağlar. Kara mizah kullanan birinin aslında acısını gizlemeye çalıştığını veya dolaylı yoldan konuşan birinin güvensiz hissettiğini fark etmek, daha destekleyici bir iletişim ortamı yaratmaya yardımcı olabilir.
Sonuç olarak, travma, bireyleri beklenmedik şekillerde değiştiren karmaşık bir deneyimdir. Bu değişimler arasında, mizah anlayışı ve iletişim tarzındaki dönüşümler, bireylerin kendi iç dünyalarıyla ve dışarıyla nasıl başa çıktıklarının önemli göstergeleridir. Bu paradoksları anlamak, travmanın derinliklerine inmek ve insan ruhunun dayanıklılığını daha iyi kavramak için bir adımdır.
Referanslar
Dean, L., Dean, D. A., & Dean, J. (2010). Sense of humor as a coping strategy for physicians. Southern Medical Journal, 103(5), 450-454.
Herman, J. L. (1992). Trauma and recovery: The aftermath of violence—From domestic abuse to political terror. Basic Books.
Kuiper, N. A., & Martin, R. A. (1993). Humor and sense of humor as buffers against stress and negative mood states. Journal of Personality and Social Psychology, 64(6), 1104-1113.
Nilsen, S. T., Solbakk, J. H., & O'Regan, S. (2022). Dark humor as a coping strategy for moral distress in healthcare professionals: A scoping review. Journal of Medical Ethics, 48(5), 329-336.
Tedeschi, R. G., & Calhoun, L. G. (2004). Posttraumatic growth: Conceptual foundations and empirical evidence. Psychological Inquiry, 15(1), 1-18.






Yorumlar