top of page

Hayatı Iskalamadan Kariyer Yapmanın Yolları: Çalışma Sonrası Stresi Bozguna Uğrat!

Güncelleme tarihi: 2 gün önce


Şenel Karaman

Klinik Psikolog


Aşırı yorgunluktan şikâyet eden bir kadın gelmişti. Babası vefat ettiğinde 2 abisi babalarının işini sürdürmek istemiyorlar ve işletmenin satılmasını istiyorlar. Aralarında miras sorunları da çıkıyor ve annesinin de desteği ile işletmedeki abilerinin hisselerini satın alıyorlar. Bu kadın İyi eğitimli, pratik zekası olan oldukça becerikli biriydi. Bu atölyelerinde yapılan işten hiç anlamıyor olmasına rağmen öğrenmiş, hatta üretimi de artırmıştı. Ancak çok yorgundu. Hikâyesine dikkatle baktım, onu dinledim ve onunla birlikte bir şeyi fark ettik. Onu yoran işler değildi. Aslında her sıkıştığında abilerinden destek bekliyordu. Destek görmedikçe kaygılanıyor ve panikliyordu. Gerçekte her işin altından çıkmayı başarmasına ve son derece güçlü yanları olmasına rağmen her sıkıştığında yapamayacakmış, her şeyi kaybedecekmiş gibi geliyordu. Kendi potansiyelini fark edip çocukluk travmalarını hallettikten sonra yorgunluk onun için sorun olmaktan çıkmıştı.


İnsanlar iş hayatında sorunlar yaşarlar. Peki kendimizi bu tatsız zamanlardan nasıl koruyabiliriz? Motivasyonumuzu tekrar nasıl kazanabiliriz? Birkaç adımda iş hayatı stresini nasıl yönetebileceğimize bakalım:

Size ne oluyor? Öncelikle kendinize sorun: “Beni zorlayan nedir?”, “Beni zorlayan bu durumdan vazgeçebilir miyim yoksa ona katlanmak zorunda mıyım?”, “Göz ardı etmem gerekenler nelerdir?” Belki de sizinle ilgili olmayan birçok durumu size yönelik gibi algılıyorsunuz. Bunlar üzerinde düşünmek, yazmak hatta başkaları ile konuşmak fayda alacağınız en basit eylemler. Kendimize ne olduğunu bilmek bizim hangi konuda adım atacağımızı görmemize kapı açabilir.


Öncelikler listeniz var mı? Günlük iş ya da özel hayatınızda öncelik konularınız belli mi? Hayat sizi oradan oraya mı götürüyor yoksa sizin nereye gideceğiniz konusunda bir yol haritanız var mı? Bazen size kötü davranan yöneticiden çok daha önemli hedefleriniz olabilir. Bazen işin içinden çıkamadığınız proje gerçekten ulaşılamayacak bir proje olabilir. “Tüm bunlar olup biterken siz kendi hayalleriniz, hedefleriniz, ihtiyaçlarınız açısından hangi noktadasınız?” Kendisine merhameti olan insanların tipik özelliği, isteklerine değil ihtiyaçlarına odaklanıyor olmalarıdır. İhtiyaçlarımız gerçektir ve bizim tarafımızdan giderilmeye, gerçekleştirilmeye muhtaçtır. “Kendi ihtiyaçlarınız neler?”, “Şu anda sizi zorlayan durumlar ne kadar sizin ihtiyacınızı gideriyor?” Bu konular üzerinde düşündükçe kendinizi daha değerli ve önemli hissetmeye başlarsınız.


Hedefleriniz açık mı? İnsan beyni geleceğe dönük çalışır. “Şunu yapacağım”, “bunu alacağım”, “buraya gideceğim” gibi. Biraz sonrası; bugün, bu hafta hatta ömrümüzün sonuna kadar her zaman dilimini kapsayan hedeflerden oluşur. Siz nasıl hareket ediyorsunuz? Sizi kendi hedefleriniz değil krizler yönlendiriyorsa zorlanmaya hazır olun. Çok sayıda insan bunları ya kafasında tutar ve otomatik yapar ya da bazılarının yaptığı gibi yazar. Eğer aklınızda tutamıyorsanız yazmak sizin için doğru çözüm. Başlangıçta sıkıcı gelebilir, buna takılmayın ve yazmaya devam edin. Hepsini yapamamış olmaya odaklanmayın, zamanla daha gerçekçi hedefler koymaya başlayacaksınız. Bu çok önceden öğrenilmiş bir beceridir. Siz öğrenmemiş ya da öğrenmiş ama zamanla unutmuş olabilirsiniz, bunun bir önemi yok. Yeniden hedefler doğrultusunda hareket etmeye başlamak, kaçmış ipin ucunu yakalamanıza yardımcı olacaktır.





Kendinizi onurlandırın. Sorumluluklarınızı yerine getirin. Kendinize, ailenize, çalıştığınız kuruma ilişkin rollerinizin, sorumluluklarınızın farkında olun. Hiçbirini diğerine kurban etmeyin çünkü biri diğerinden çok daha değerli değildir. Her biri vazgeçmeyeceğimiz rollerimiz ve sorumluluklarımızdır. Bunları yerine getirirken kendi kendinizi nasıl taçlandırdığınıza bakın. “Kendinizi onurlandırıyor musunuz?” Her durumun kendine özgü ödül mekanizmaları vardır. Bazen eşimizle gurur duyarız. “Onunla evlendiğim için çok şanslıyım”. Bazen çalıştığımız kurumla gururlanırız. “Ben burada çalışıyorum, buraya gelmeyi başardım”. Kendi kendimize söylediğimiz böyle sözler olduğu gibi; bir de tatile çıkmak, akşam bir yere yemeğe gitmek gibi yaptıklarımızı ödüllendirecek aktiviteler organize ederiz. Hepimizin takdir edilmeye en çok da kendimiz tarafından takdir edilmeye ihtiyacı var. Bu temel ihtiyaçlardan biridir. Bu dünyaya sadece yemek, içmek, uyumak için gelmedik. Duyguları, zevkleri olan canlılarız. Bizi biz yapan çok şey var.

 

Eğer yukarıda saydığımız dört maddeyi hayatınıza geçirmeye başlarsanız, çalışma hayatının yarattığı stres hangi boyutta olursa olsun kendinizi korumaya başlarsınız.

Commenti

Valutazione 0 stelle su 5.
Non ci sono ancora valutazioni

Aggiungi una valutazione
  • Instagram
  • Youtube
  • Facebook
bottom of page