Kitap İncelemesi : Kümülatif Gelişim Travmalarımızla Yüzleşmek
- Sonsuz Travma
- 6 gün önce
- 5 dakikada okunur
Facing Our Cumulative Developmental Trauma
Yazar : Lawrence E. Hedges
Yayın Yılı : 2019
Kitap kapsamında kümülatif gelişimsel travmalarımız üzerine hazırlanmış
podcaste aşağıdan ulaşabilirsiniz.
Bu kitap, kümülatif gelişimsel travmaların kişilerarası/ilişkisel bir yaklaşımla nasıl ele alınabileceğini incelemektedir.
Ana Temalar ve Önemli Fikirler:
Travmanın Genişletilmiş Tanımı ve Merkezi Rolü:
Kitap, travma kavramını geleneksel, tekil büyük olayların ötesine taşıyarak "kümülatif gelişimsel travma" fikrine odaklanmaktadır. Bu, yaşam boyu, özellikle çocukluk ve ergenlik döneminde yaşanan düşük düzeyli, tekrarlayan stres ve gerilimlerin zamanla birikerek travmatik etkiler yaratmasıdır.
Hedges, travmanın sadece "korkunç, bunaltıcı ve psikolojik bir olay" olmadığını belirtir. Tıbbi kökenli tanımına göre travma, "bedene zarar veren bir yara"dır. Bu bakış açısı, travmanın bedensel etkilerine vurgu yapar.
Travma, bireyin içsel dünyasının ve zihinsel gelişiminin temelini yapılandırmada merkezi bir rol oynar. Hedges, "Her insanın içsel, öznel deneyim dünyası tamamen benzersizdir. Ve her insan—erken kişilerarası duygusal düzenleme ve aynalama süreçlerine dayanarak—gelecekteki gelişimine rehberlik edecek kendi içsel, öznel deneyim dünyasını geliştirir. Zihinsel gelişimin tüm temel yönlerinin esasen travmatik deneyim tarafından şekillendirildiğini!" belirtmektedir.
Kişilerarası/İlişkisel Yaklaşım ve Zihnin Tanımı:
Kitabın temelini oluşturan kişilerarası/ilişkisel psikoloji, insan zihninin yalnızca bireyin kulakları arasındaki izole bir beyin işlevi olmadığını savunur. Bunun yerine zihin, bireysel organizmalar arasında var olan karmaşık, ortak bir fenomen olarak kavranır.
Bu yaklaşım, travma hem ilişkilerin sınırları içinde gelişir hem de iyileşme için bu ilişkiler temel oluşturur.
Psikoterapi, özellikle kişilerarası/ilişkisel terapi, danışanın benzersiz yapılandırılmış acısını, danışan hissettiği gibi hissetme ve yeniden yapılandırma yeteneğini vurgular. Bu, danışanı entelektüelize etmek yerine onun öznel deneyimine dalmayı gerektirir.
Öznel Dünya ve "Üçüncü":
Birey, erken kişilerarası etkileşimler ve travmatik deneyimler aracılığıyla kendi öznel deneyim dünyasını oluşturur. Bu içsel dünya, kişinin kim olduğunu, dünyanın nasıl olduğunu veya olması gerektiğini şekillendirir.
İlişkisel psikoterapide önemli bir kavram, terapist ve danışan arasındaki ilişkinin kendisi olan "analitik üçüncü" veya "ilişkisel üçüncü"dür. Bu üçüncü, ilişkinin kendi başına bir varlık, bir alan veya hatta bir "üçüncü kişi" olarak düşünülebilir.
Hedges, "Bu üçüncü süreçlerin ilişkilerde esrarengiz bir şekilde kendi hayatlarını sürdürmeleri ve bize ve ilişki kurduğumuz ortaklarımıza sessizce kim olduğumuzu ve birbirimizle nasıl olmamız gerektiğini söylemeleri nedeniyledir." ifadesini kullanarak bu kavramı açıklar. Thomas Ogden'ın çalışmaları, analitik üçüncünün bir "konuşmacı" olarak nasıl kullanılabileceğini göstermektedir.
Dissosiyasyon ve Çoklu Benlik Durumları:
Dissosiyasyon, Hedges'ın perspektifinden, travmatik deneyimlere verilen evrensel ve esasen normal bir gelişimsel süreç olarak anlaşılır. Aşırı uyarılmış ego/benlik, başa çıkılamayan durumlarla karşılaştığında savunma mekanizması olarak dissosiye olabilir.
Kişilerarası/ilişkisel perspektifte, çoklu, duygusal olarak renklenmiş "benlik durumları"nın doğumdan önce bile var olduğu ve farklı ilişkisel bağlamlarda işlev gördüğü düşünülür. İyi ebeveynlik altında bu benlik durumları birleşik bir benlik duygusu şemsiyesi altında toplanma eğilimindedir, ancak potansiyel olarak her zaman mevcutturlar.
Harry Stack Sullivan'ın "iyi benlik," "kötü benlik" ve "ben olmayan" kavramları, dissosiyasyonun ilişkisel bağlamda nasıl işleyebileceğini basitçe tanımlar. İlişkisel bağlamlarda sonsuz sayıda potansiyel "benlik" ortaya çıkabilir.
Karakter Zırhı ve Gelişimin Engellenmesi:
Wilhelm Reich'in "karakter zırhı" kavramı, bireyin içsel "hayır"ı veya iç engelleri içselleştirmesiyle ilişkilidir. Bu zırh, geçmiş travmatik ilişkisel engellere karşı bir savunma olarak sürekli olarak inşa edilir.
Şemalar (Carl Shubs tarafından uyarlanmış), yaratıcı egonun, hem savunmacı karakter zırhını hem de içselleştirilmiş "hayır"ı aşmak için sürekli olarak çabaladığını göstermektedir.
Bu süreç, "bir daha asla o şekilde yaklaşma" diyen bir sinir sistemi tabelasıyla sonuçlanabilir ve yeni ilişkisel öğrenme deneyimlerinden yararlanma gibi temel yaşam enerjisini sekteye uğratır.
Dinleme Perspektifleri:
Hedges, zihnin ve ilişkisel deneyimin karmaşıklığını anlamak için farklı "Dinleme Perspektifleri" kullanmayı önerir. Bu perspektifler, belirli bir zamanda, belirli amaçlar için zihnin verilerine ilişkin faydalı bakış açıları oluşturmaya yardımcı olur.
Sunulan dört ilişkisel dinleme perspektifi (metinde tam olarak detaylandırılmamış ancak eklerde bahsedilmiştir), yüzyılı aşkın psikanalitik araştırmadan evrilmiştir ve kendilik-ilişki kalıplarını çerçevelemeye hizmet eder.
Bu perspektifler bir gelişim şeması olmaktan ziyade, tüm insanların her gün yaşadığı ilişkisel olasılıkların genel bir dizisini tanımlar.
Yedi Ölümcül Korku (Belirtilen ancak Tamamen Detaylandırılmayan):
Kitap, "Yedi Ölümcül Korku" olarak adlandırılan, tüm insanlar için ortak olan ve çocuklukta karşılaşılan yedi karmaşık ilişki zorluğundan kaynaklanan korkulardan bahseder. Bunlar arasında şunlar yer alır:
Kendini İfade Etme Korkusu: Başkaları tarafından hoş karşılanmayan bir şekilde kendini ifade ettiği için reddedilme veya cezalandırılma deneyimleri nedeniyle kendini ifade etmekten veya ihtiyaçlarını dile getirmekten korkma.
Tanınmama Korkusu: İlişkilerde ihtiyaç duyulan kabulü ve doğrulamayı alamama, bu da gerçekte kim olduğu için görülmeme veya tanınmama hissine yol açar. Ya da başkalarının yalnızca onların istedikleri gibi olunursa saygı duyup seveceğinden korkma.
İyileşme ve Dönüşüm:
Kümülatif gelişimsel travmaların üstesinden gelmek için bir "ilişkisel sahne" kurmak kitabın konusudur.
Derinlemesine etkili terapi veya samimi ilişkiler için bedenin deneyimine saygı duymak ve onu anlamak önemlidir.
Travmatik intrusionslara verilen tepkiler hafızada tutulur ve gelecekteki reaksiyonları önceden belirler. Kronik olarak tutulan kasılmalar refahı ve uzun ömrü tehdit eder.
Bedensel deneyimleri artırmak (yoga, masaj vb.) ve zihinsel farkındalığı ve duyarlılığı artırmak (meditasyon, danışmanlık vb.) kümülatif ilişkisel travmaların üstesinden gelmek için pratik yollardır.
William örneğinde görüldüğü gibi, terapötik ilişkideki bir "mutual enactment"ın kırılması veya danışanın ve terapistin birlikte yeni bir ilişkisel özgürlük derecesini deneyimlemesi dönüşüme yol açabilir.
Önemli Alıntılar:
"Ancak—daha erken veya daha geç olsun, hafif, orta, şiddetli, odaklanmış veya kümülatif olsun—insan yaşamında travmanın temel doğası aynı kalır ve evrensel art etkileri artık iyi bilinmektedir ve tahmin edilebilir."
"Şu anda bildiğimiz evrendeki en karmaşık fenomenin insan zihni olduğunu ve insan zihninin sonsuz derecede karmaşık olduğunu anlıyoruz."
"Larry'nin ilişkiler, hem travma hem de iyileşme bağlamında radikal bir kavramı var. Dahiyane bir şekilde gözlemliyor ki, düşük seviyeli günlük gerilimlerimiz ve çocukluk korku reflekslerimiz samimi ilişkilerin sınırları içinde gelişiyor."
"Dissosiyasyon, evrensel ve esasen normal bir gelişimsel süreç olarak farklı şekilde anlaşılmıştır. Bu anlayışta, çoklu, duygusal olarak renklenmiş benlik durumlarının doğumdan önce bile var olduğu ve çeşitli ilişkisel bağlamlarda işlev gördüğü düşünülmektedir."
"Bu kitap, hepimizin büyüme sürecinde karşılaştığı ürkütücü ilişkisel durumların türlerini tanımlamak ve daha sonra bedenlerimizi, zihinlerimizi ve ilişkilerimizi rahatsız etmeye devam eden travma sonrası stresleri çözmek için çalışmakla ilgilidir."
"Dinleme Perspektifleri, bir gelişim şemasını temsil etmez, aksine tüm insanların her gün yaşadığı genel bir dizi ilişki olasılığını tanımlamaya hizmet eder."
"Sonuç olarak: büyümemizi destekleyen veya dağıtıcı travmatik deneyimlerin üstesinden gelmede mobilize edilebilecek tüm güçleri bilmiyoruz—ama bu güçlerin içimizde olduğunu ve hepimiz için çalıştığını varsayıyoruz."
Vaka İllüstrasyonları (Örnekler):
Blaine: Psikotik ebeveynleri olan bir kişi, annesinin yetersizliği nedeniyle kendini "canavar olmak üzere eğitilmiş" hissetmektedir. İlişkilerinde "sınır çizgisi" olarak tanımladığı kadınlara çekilmesi, annesinin onu istismar ettiğine dair bilinçsiz bir inançtan kaynaklanmaktadır. Terapistini de aynı şekilde kullanıldığını düşünerek öfkelenir.
Darrin: Güçlü bir baştan çıkarıcı olan ve erkekleri yatağına çekmekte inanılmaz bir güce sahip olan bir kişi. Annesinin obsesif bir şekilde onun çekiciliğini ve güzelliğini yansıtmasıyla ilişkili travmatik deneyimler yaşar. Terapistiyle yaşadığı "mutlu ilişkiyi" takdir etmeyi öğrenmesi, bağımlılığından ve kendini yüceltme ihtiyacından kurtulmasına yardımcı olur.
Marcie: Herkesin kendisine bağımlı olduğu büyük bir ailede büyüyen bir kişi. Kendi iç yaşamı ve ilişkilerinin değerini yeterince takdir etmeme eğilimindedir. "Yapacak çok şey var, zaman çok az" sendromu, kronik olarak yardım etme, besleme ve başkalarının hayatlarını düzenleme ihtiyacından kaynaklanır.
Larry (Yazarın Rüyası): "Chili biberi canavarları" rüyası, yazarın çocukluğunda ebeveynlerinin sürekli müdahaleci ihtiyaçlarına karşı yaşadığı korkuyu ve kendini duygusal olarak izole etme ihtiyacını sembolize eder. Üçgen şeklindeki canavarlar, ilişkisel müdahalelerin tehdit edici doğasını temsil eder.
Maggie (Sarah Turner-Miller'ın Çalışması): Kendini öldürme eğilimleri olan ve "Night, Mother" adlı oyunu bir geçiş nesnesi olarak kullanan bir danışan. Terapist Sarah'nın danışanın "Night, Mother" oyununa katılmayı reddetmesi ve gerçek bir ilişki talep etmesi, terapötik ilişkide bir kırılma ve dönüşüm anı yaratır.
Ms. S (Thomas Ogden'ın Çalışması): Danışanın terapisti daha önce hiç tanımadığı biri gibi hissettiği anlar, analitik üçüncünün veya terapötik ilişkinin kendi başına bir varlık olarak ortaya çıkmasını ve dönüşümü gösterir.
William (Donnel Stern'in Çalışması): Narsisistik anne ve babasıyla ilişkisinde öğrendiği "sempatik yanlış benlik uyum senaryosu"nu terapistine aktaran bir danışan. Terapistin William'ın senaryosuna dahil olması ve ardından bu dahil olma durumunu fark edip bir sınır çizmesi, her ikisi için de ilişkisel özgürlükte bir artış sağlar.
Sonuç:
Hedges'ın "Kümülatif Gelişim Travmalarımızla Yüzleşmek" kitabı, travmayı yaşam boyu birikmiş ilişkisel deneyimlerin sonucu olarak geniş bir perspektiften ele alır. Kişilerarası/ilişkisel psikoloji, zihnin doğasını ve terapötik sürecin dinamiklerini anlamada merkezi bir rol oynar. Kitap, dissosiyasyon, çoklu benlik durumları, karakter zırhı ve "analitik üçüncü" kavramlarını tanıtarak, kümülatif travmaların üstesinden gelmek için öznel deneyime odaklanmanın ve ilişkisel süreçleri anlamanın önemini vurgular. Çeşitli vaka illüstrasyonları, bu kavramların klinikte nasıl ortaya çıktığını ve iyileşme yolculuğunda nasıl yol gösterebileceğini göstermektedir.
Comments