top of page

Kitap İncelemesi : Travma ve TSSB Tedavisinde Empati


ree

Empathy in the Treatment of Trauma and PTSD

Yazarlar : John P. Wilson, Rhiannon Brywnn Thomas

Yayın Yılı : 2015


Kitap kapsamında kompeks travma sendromu üzerine hazırlanmış podcaste aşağıdan ulaşabilirsiniz.



Travma ve TSSB Tedavisinde Empati

John P. Wilson'ın 2015 tarihli "Travma ve TSSB Tedavisinde Empati" adlı kitabından alınan önemli alıntılara ve kavramlara dayanarak, travmanın doğasını, Travma Sonrası Stres Bozukluğu'nun (TSSB) etkilerini, terapötik süreçte empatinin rolünü ve travma çalışanlarında görülen stres reaksiyonlarını inceleyeceğiz.


Ana Temalar ve Önemli Fikirler:


Travmanın Arketipsel Doğası ve Derin Etkileri:

Wilson, travmayı insanlık durumunun ayrılmaz bir parçası ve tarihte sürekli var olan bir unsur olarak tanımlar. Travma, bireysel düzeyde "benliğin en derin çekirdeğine" kadar inebilir, kişilikte, inançlarda ve yaşamın anlamlandırılmasında dönüşümlere yol açabilir. Aynı zamanda, travma nesiller arası miras bırakabilir.

"Travma doğada arketipseldir ve kendi psikolojik yapısına ve enerjisine sahiptir (Wilson, 2002, 2003)."

Kitap, Vietnam gazileri, Dünya Ticaret Merkezi (WTC) afet çalışanları, işkence mağdurları ve savaş tanıklarının (Saraybosna) yaşanmış travmatik deneyimlerinden örnekler sunarak, travmanın dehşet verici ve "abyss deneyimi" olarak adlandırılan boyutunu vurgular. Bu deneyimler, "şeytani olan ve Varlığın Karanlığı (Wilson, 2002, 2003)" ile yüzleşmeyi içerir.

Özellikle insan eliyle kasıtlı olarak verilen travmalar (savaşlar, terörizm, işkence, soykırım), medeniyetin dokusunda yıkıcı güçleri serbest bırakabilir. "İyileşmemiş, çözülmemiş ve benlik içinde sağlıklı bir dengeye entegre olmamış travma, ilişkilerde tekrarlanma, yeniden canlandırma, dışa vurma, yansıtma veya dışsallaştırma potansiyeline sahiptir ve yıkıcı ve kendine zarar veren motivasyon güçlerine yol açar."

Kitap, Japon İmparatorluk Üniversitesi'nin Amerikalı esirler üzerinde gerçekleştirdiği acımasız viviseksiyon deneyleri gibi, travmanın sınır tanımayan ve dehşet verici yönlerine örnekler sunar.


TSSB'nin Yapısı ve Bilgi İletimi:

TSSB, "reexperiencing (yeniden yaşama)", "avoidance (kaçınma)", "hyperarousal (aşırı uyarılma)", "ego-identity self-processes (ego-kimlik benlik süreçleri)" ve "interpersonal attachment (kişilerarası bağlanma)" olmak üzere beş kümeye ayrılan semptomlarla karakterize edilir.

Bu beş semptom kümesi, terapist için danışanın ego-durumuna ve bilinçdışı süreçlerine erişim sağlayan "beş giriş kapısı" olarak görülür.

TSSB'de bilgi iletimi, "travmaya özgü aktarım (TST)" olarak adlandırılan, danışanın travma deneyiminin bilinçdışı bir yansımasıdır. TST, organizmanın travmatizasyona tepkisinin ve psikolojik işlevselliğin tüm düzeylerindeki değişikliklerin bir ego-durumu projeksiyonudur.

Bilinçdışı yansımalar, "decode" edilmesi ve anlaşılması gereken davranışsal tezahürlerdir. Bir Vietnam gazisinin botlarındaki çamurları kalemle temizlemesi gibi davranışlar, "travmaya özgü aktarım iletiminin (TSTT)" açık bir örneğidir ve orijinal savaş sonrası reaksiyonun yeniden canlandırılmasıdır.


Terapide Empatinin Önemi ve Dinamikleri:

Empati, travma tedavisinde kritik bir rol oynayan çok boyutlu bir yapıdır. Danışanın içsel çalışma modellerini kavrama, duyguları, düşünce süreçlerini ve sözsüz mesajları doğru bir şekilde tanıma ve iletme yeteneğini içerir.

Terapistin "gerçekten empatik, anlayışlı ve 'tutma' (sürekli empatik empati) kapasitesine sahip" olduğu algısı, travmayla ilgili aktarım paternlerini etkileyen önemli bir faktördür. Güvenli bir terapötik sığınak oluşturmak, danışanın travma hikayesini açığa vurmasını kolaylaştırmak için esastır.

Empati, terapistin danışanın "ego-alanına" ve bilinçdışı dünyasına giriş yapmasını sağlayan bir yöntemdir. Beş TSSB semptom kümesi, bu ego-alanına erişim için "giriş kapıları" olarak işlev görür.

Empatik işlevselliğin yüksek ve düşük biçimleri tanımlanmıştır. Yüksek empati, hassas sinyal çözme, danışanın içsel durumlarını doğru izleme ve odaklanmış alıcılık ile karakterize edilir. Düşük empati ise yetersiz empatik kapasite, dayanıklılık ve tutarlılık ile kendini gösterir.

"Empatinin temel anlamda kapasitesi, empatik uyumu sürdürmek için mevcut olan kapasitenin büyüklüğünü ifade eder." Bu kapasite genetik faktörler, kişilik özellikleri, travma deneyimi ve klinik iş yükünden etkilenir.


Karşı Aktarım ve Empatik Kopma:

Karşı aktarım, terapistin danışanın aktarımına karşı geliştirdiği tepkilerdir. Karşı aktarım, terapötik rolün ve empatik uyumun kaybıyla sonuçlanabilecek "empatik kopmaya" neden olma potansiyeline sahiptir.

Karşı aktarım, iyileşme sürecinin sona ermesi veya kesintiye uğraması, bir fazda takılıp kalma, ego ve kişisel güvenlik hizmetinde gerileme, aktarım sorunlarının yoğunlaşması, dışa vurma ve savunma olarak dissosiyasyon gibi potansiyel patojenik sonuçlara yol açabilir.


Travma Çalışanlarında Görülen Stres Reaksiyonları: Travmatoid Durumlar:

Profesyonel olarak travma danışanlarıyla çalışmak veya travmatize kişilerle anlamlı temas kurmak, "travmatoid durumlar" olarak adlandırılan psikolojik koşullara yol açabilir. Bu durumlar, "mesleki stres yanıt sendromu (OSRS)" olarak da tanımlanır.

Travmatoid durumlar, empatik tanımlamayla ilişkili stres yanıt süreçlerinin bir sendromudur. Bu, korku, kaygı, öfke, keder, uyuşukluk ve kalıcı kırılganlık hissi gibi "düzenlenmemiş duygu durumlarını" içerebilir.

Clinicians’ Trauma Reaction Survey (CTRS) çalışması, travma çalışanlarının reaksiyonlarını ölçmek için kullanılmıştır. Bu çalışma, yeniden yaşama (reexperience), kaçınma ve uyuşukluk (avoidance and numbing), aşırı katılım ve özdeşleşme (overinvolvement and identification), profesyonel rol memnuniyetsizliği ve zorluklar (professional role dissatisfaction and difficulties) ve profesyonel rol memnuniyeti (professional role satisfaction) gibi faktörleri ortaya koymuştur.

CTRS verileri, travma çalışanlarının önemli bir yüzdesinin yeniden yaşama, kaçınma ve uyuşma reaksiyonları deneyimlediğini göstermiştir. En sık bildirilen reaksiyon, danışanlarının travma hikayelerinden "bunalmış hissetmek"tir. Kaçınma ve uyuşma modaliteleri arasında ise "duygusal olarak mesafe koyma" ve "travma danışanlarının seans sırasında anlattıklarını 'bloke etme' veya unutma" eğilimleri yaygındır.

Travma çalışanlarının aşırı uyarılma (hyperarousal) belirtileri de gösterdiği ancak bu belirtilerin yoğunluk ve şiddetinin, TSSB tanısı olan danışanlardaki kadar yüksek olup olmadığı ampirik olarak net değildir.

Travmatoid durumlar kavramı, "ikincil travmatik stres" (STS) ve "vekâleten travmatizasyon" (VT) gibi daha önceki kavramları kapsar ancak STS'nin TSSB ile "neredeyse aynı" olduğu iddiasının ampirik olarak desteklenmediğini belirtir. Travmatoid durumlar, daha geniş ve bilimsel olarak daha uygulanabilir bir terim olarak önerilir.

Bazı travma çalışanları, travma çalışmaları nedeniyle kendi inanç ve değer sistemlerini yeniden değerlendirdiklerini ve dünyanın kötülük, istismar ve mağduriyetle dolu olmasından dolayı hayal kırıklığına uğradıklarını bildirmişlerdir.

İlginç bir bulgu, kişisel travma geçmişi olan terapistlerin, benzer travma geçmişine sahip danışanları tedavi etme olasılığının yüksek olmasıdır. Bu, travma geçmişinin empatik kapasiteyi, dayanıklılığı veya hassasiyeti nasıl etkilediği sorusunu gündeme getirir ve daha fazla araştırma gerektirir.

Travmatoid durumlar için potansiyel bir DSM-V tanı kategorisi önerilmiştir. Bu öneri, profesyonel çalışma veya önemli kişisel deneyim yoluyla travmatize bireylere maruz kalma ve ardından düzenlenmemiş duygu, somatik reaksiyonlar, aşırı uyarılma ve yeniden yaşama veya kaçınma eğilimleri gibi semptomların gelişmesini içerir.


Allostatik Disregülasyon ve İyileşme:

TSSB, organizmanın "aşırı yüklenme" modunda çalıştığı, sürekli stres yanıtının bir biçimi olan allostatik disregülasyon ile ilişkilidir. Bu, iç ve dış ipuçlarından gelen geri bildirimin çarpıtılmasına ve dissosiyatif süreçlere yol açabilir.

Allostazın dengelenmesi, içsel süreçlerin iyi bir şekilde kendi kendine izlenmesi ve başkalarının algısının, gerçeklik testinin ve çevresel ipuçlarının "sinyal tespitinin" daha doğru olmasını sağlar.


Sonuç:

John P. Wilson'ın bu çalışması, travmanın derin ve yıkıcı etkilerine, TSSB'nin karmaşık yapısına ve terapötik süreçte empatinin hayati önemine kapsamlı bir bakış sunmaktadır. Aynı zamanda, travma çalışanlarının karşılaştığı zorlukları ve potansiyel stres reaksiyonlarını (travmatoid durumlar) vurgulayarak, bu alanda çalışan profesyonellerin ruh sağlığının önemine dikkat çekmektedir. Kitap, empatik kapasite, karşı aktarım yönetimi ve travma çalışanlarının kendi deneyimlerinin, travma tedavisinin etkinliği üzerindeki potansiyel etkileri hakkında daha fazla araştırma ihtiyacını göstermektedir.


Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin
  • Instagram
  • Youtube
  • Facebook
bottom of page