Tükenmişliğin Travması
- Sonsuz Travma
- 2 Haz
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 7 Haz

Tükenmişliğin travması ile ilgili hazırladığımız podcast sohbetini aşağıdan dinleyebilirsiniz.
Çoğumuz tükenmişliği aşırı çalışmanın veya yoğun stresin kaçınılmaz bir sonucu olarak düşünürüz. Peki ya tükenmişlik, sadece bir yorgunluk hali değil, aynı zamanda derin ve kişisel bir travmatik deneyimse? Tükenmişliğin travmatik boyutlarını ve bunun bireyler üzerindeki etkilerini birlikte inceleyelim.
Tükenmişlik: Yüzeyin Altındaki Fırtına
Tükenmişlik, "sadece fiziksel yorgunluktan ziyade duygusal, zihinsel ve fiziksel bir tükenme durumu" olarak tanımlanır [1]. Bu durum, "duygusal küntlük, alaycılık, kendine güvensizlik ve eskiden zevk alınan insanlardan ve aktivitelerden kopukluk" gibi belirtilerle kendini gösterir. En önemlisi, "işlevsel gerilemeye yol açan bir döngüye hapsedebilir" ve bu süreç "kademeli olarak gerçekleştiğinden, erken aşamalarda belirtilerini fark etmek zordur" [1]. Bu sinsi ilerleyiş, travmanın zamanla birikerek etkisini artırmasına benzer.
"Küçük t" Travmaların Birikimi ve Sinir Sisteminin Rolü
Tükenmişliğe yol açan faktörler arasında "geçmiş deneyimler (ilişki sonları, iş yerindeki yeniden yapılanma, zorbalık), dış baskılar (aile veya toplum beklentileri, eşitsizlikler, güçsüzlük)" gibi unsurlar bulunur [1]. Bu noktada önemli bir kavram dikkat çeker: "Küçük travmalar bile, özellikle tekrar tekrar görmezden gelinmek veya eleştirilmek, gerçekçi olmayan hedefler koymak, zorbalığa uğramak vb. gibi benzer küçük travmaların birikmesi durumunda, uzun süreli sinir sistemi tepkilerine yol açabilir" [1]. İşte tam da bu noktada tükenmişlik ve travma kesişir.
Otonom sinir sistemimiz, özellikle "vagal sinir, strese verdiğimiz tepkilerden sorumludur" [1]. Sinir sistemi, farklı duygularla ilişkili "üç 'mod' (yeşil, kehribar ve kırmızı) arasında geçiş yapar." Tükenmişlik ise, "sinir sisteminin kehribar (savaş/kaç) veya kırmızı (donma/çökme) modda sıkışıp kalmasıyla karakterize edilir" [1]. Bu durum, travmatik bir olaya verilen tepkiyle benzerlik gösterir; beden ve zihin sürekli bir alarm halinde veya kapanma durumundadır.
"İşlevsel Donma" ve Ahlaki Yaralanma
Tükenmişliğin travmatik bir veçhesi de "işlevsel donma" olarak adlandırılan durumda kendini gösterir. Bu, "aşırı çalışmayla ilgili sıkışmışlığı ifade eder. Dinlenme ve rahatlama ihtiyaçları göz ardı edilirken kişi işlevsel görünebilir, ancak aslında otomatik pilottadır ve çevresinden kopuktur" [1]. Bu, kişinin hayatta kalmak için duygusal ve zihinsel olarak kendini kapatması, bir nevi travmatik bir ayrışma halidir.
Dahası, tükenmişlik "ahlaki yaralanma" ile de tetiklenebilir; yani "ahlaki değerlerle çelişen durumlarla karşılaşmak" [1]. Bu durum, "kendiniz veya dünya hakkındaki temel inançlarınızda bir değişimdir, örneğin kendinden tiksinme hissi veya başkalarına olan güven kaybı" gibi derin sarsıntılara yol açabilir [1]. Bu, travmanın bireyin dünya ve benlik algısını temelden değiştirmesine benzer bir etkidir.
Kronik Stresin Toksik Etkileri
"Kronik stres toksiktir ve bizi tükenmişliğe sürükleyebilir" [1]. Tükenmişliğin fiziksel etkileri arasında "bağışıklık sisteminin zayıflaması, yaraların daha uzun sürede iyileşmesi, baş ağrıları, eklem ağrıları ve sindirim sorunları" yer alır. Zihinsel olarak ise "beyin sisi, odaklanmada ve karar vermede zorluk, depresyon ve umutsuzluk hissi" görülebilir [1]. Bu belirtiler, kronik travma sonrası stres bozukluğu (K-TSSB) yaşayan bireylerde görülen semptomlarla örtüşmektedir.
İyileşme: Travma Bilinçli Bir Yaklaşım
Tıpkı travmadan iyileşme gibi, "tükenmişlikten iyileşmek zaman ve nazik bir ısrar gerektirir" [1]. "Sıkışmış bir sinir sistemi iyileşebilir" ve iyileşme stratejileri travma sonrası iyileşme prensipleriyle uyumludur:
Sinir sisteminin modlarını tanımak ve düzenlemek: "Sinir sisteminizin farklı yönlerini tanıyabilmek" [1] ve "nörosepsiyonumuzla... uyumlu küçük ayarlamalar yaparak güvenlik hissimizi iyileştirmeye başlamak" [1] esastır.
Güvenli bağlamlar yaratmak: "Rutinleri ve tanıdık yerleri tercih etmemizin nedeni, bağlam arayan davranışlara olan ihtiyacı azaltmaları ve kendimizi güvende ve emin hissetmemize yardımcı olmalarıdır" [1].
Sınırları belirlemek: "Başkalarıyla sınır koymak, kaynaklarınızı (zamanınız, enerjiniz, inançlarınız, değerleriniz ve bedeniniz) korumak için önemlidir" [1]. Bastırılmış öfkenin sınırsızlığa yol açabileceği uyarısı da önemlidir: "Öfkenin bilgeliği sınırlarınızı korumanız için size rehberlik etmezse, sonunda hiçbir sınıra sahip olmazsınız veya çok zayıf sınırlara sahip olursunuz..." [1].
Öz şefkat ve farkındalık: "Farkındalık, anın içeriğinden çıkmanıza ve kuşbakışı bir görünüm elde etmenize olanak tanır" [1]. Ayrıca, "şefkatli bir kişinin bize sıcaklık ve nezaket gösterdiğini hayal edersek... Ventral vagal sistemin sosyal etkileşim devresi uyarılır ve oksitosin salgılanır" [1].
Tükenmişlik, basit bir yorgunluktan çok daha fazlasıdır. Bireyin sinir sistemini derinden etkileyen, benlik algısını sarsan ve yaşam kalitesini ciddi şekilde düşüren, travmatik boyutları olan bir deneyimdir. Onu bu şekilde anlamak, hem önleme hem de iyileşme süreçlerinde daha şefkatli, bilinçli ve etkili adımlar atmamızı sağlayacaktır. Unutmayalım ki, "kaçmak istemediğiniz bir hayat yaratmanıza yardımcı olan küçük, düzenli alışkanlıklar" [1] ve "kabilenizi bulmak" [1] bu zorlu yolculukta hayati önem taşır.
Referanslar:
[1] Dr. Claire Plumbly(2025), The Trauma of Burnout: How to Manage Your Nervous System Before It Manages You
Okuma Önerisi

Kitap kapsamında tükenmişlik travması üzerine hazırlanmış podcasti aşağıdan dinleyebilirsiniz.
Yorumlar