Kitap İncelemesi : Korkutucu Aktarımlar - Çocukluk Travmasının Artçı Sarsıntıları
- Sonsuz Travma

- 2 Haz
- 3 dakikada okunur
Terrifying Transferences: Aftershocks of Childhood Trauma
Yazar : Lawrence E. Hedges
Yayın Yılı : 2000
Kitap kapsamında çocuklu dönemi travmarıyla ilgili terapideki ürkütücü aktarımlar üzerine hazırlanmış podcaste aşağıdan ulaşabilirsiniz.
Lawrence E. Hedges'ın " Korkunç Aktarımlar: Çocukluk Travmasının Artçı Şokları " (Terrifying Transferences: Aftershocks of Childhood Trauma) adlı kitabı, erken çocukluk travmalarının yetişkinlikteki ilişkiler ve psikoterapi süreci üzerindeki derin ve sıklıkla korkutucu etkilerini inceliyor. Hedges, bu travmaların terapide nasıl ortaya çıktığını ve hem danışanı hem de terapisti nasıl derinden etkilediğini detaylandırıyor.
Kitabın Temel Temaları ve Bölümleri:
Kitap, karmaşık klinik vaka örnekleri ve psikanalitik teorilerle, erken dönem gelişimsel travmaların "korkunç aktarımlar" olarak terapötik ilişkiye nasıl aktarıldığını açıklıyor.
Bölüm I: Yaşamda ve Psikoterapide İlkel Kaygılar Bu bölüm, insanlarda evrensel olarak var olan ancak genellikle bilinçdışında saklı kalan "ilkel kaygılar" ile karşılaşmayı ele alıyor. Bu kaygıların parçalanma, parçalanma, işkence, istismar, delilik veya ölüm rüyaları veya fantezileri şeklinde ortaya çıkabileceğini belirtiyor. Hedges, psikoterapinin, çocukluk travmalarının ve bebeklik döneminde yaşanan travmaların yeniden canlandırılması için bir davet olduğunu vurguluyor.
Bölüm II: Korkunç Bağlantıları Kurma Mücadelesi Bu kısım, danışanların en dayanılmaz deneyimlerini (travma) terapötik ortama nasıl getirdiklerini inceliyor. Özellikle çocukluk travmalarının sözel olmayan, prosedürel hafızada kodlandığını ve bu nedenle davranışsal yollarla iletişim kurduğunu belirtiyor. Carla ve Rachel'ın vaka çalışmaları aracılığıyla, bu "korkunç aktarımların" terapist için de ne kadar zorlayıcı olabileceği gösteriliyor.
Bölüm III: Güvenliği Sağlamak: Temas ve Bağlantıya Doğru İlk Hayati Adım Bu bölümde, travma sonrası iyileşmenin temel adımı olarak güvenliğin tesis edilmesinin önemi ele alınıyor. Danışanın kendisini güvende hissetmesinin, geçmişteki istismar ve aşağılama deneyimlerini işlemesi için bir ön koşul olduğu vurgulanıyor. Miguel ve John'un vaka çalışması, terapistin danışanın korkunç deneyimleriyle nasıl başa çıktığını ve danışanın kendisini "kirletilmiş" hissetmesi gibi güçlü karşıaktarım tepkilerinin nasıl yorumlandığını gösteriyor. Linda'nın Lynne ile olan çalışması ise, danışanın sürekli olarak "beni yakala" fantezisi ile temas kurma korkusu arasındaki ikilemini sergiliyor.
Bölüm IV: Anlamlı Bağlantılara Doğru Geçici Temasları Hareket Ettirme Bu bölüm, danışanların terapistleriyle kurdukları geçici ve çoğu zaman korkutucu temasları, daha anlamlı ve iyileştirici bağlantılara dönüştürme sürecini inceliyor. Audrey'nin Anne Marie ile olan çalışması, danışanın derin kaygılarını ve bedensel travma anılarını nasıl deneyimlediğini ve terapistin "burada olacağım" gibi basit ifadelerle nasıl güvenlik sağlayabildiğini gösteriyor. Sean'ın Trula ile olan çalışması ise, dokunma isteği gibi takıntılı davranışların aslında "anlamlı bağlantıların terörü" ile ilgili olduğunu ortaya koyuyor. Virginia'nın Bess ile olan çalışması, intihar eğilimlerinin ve geçmiş travmaların terapötik ilişkide nasıl yeniden canlandığını ve terapistin bu süreçte hissettiği çaresizliği ve öfkeyi ele alıyor.
Bölüm V: Korkunç Aktarımlarla Çalışmak Bu son bölüm, korkunç aktarımlarla çalışmanın teknik yönlerini ve terapistin kendi içsel tepkilerini (karşıaktarımlarını) nasıl yönetmesi gerektiğini detaylandırıyor. Paul'ün vaka çalışması, danışanın kendisini sabote eden davranışlarının ve terapisti öfkelendiren tutumlarının, erken çocukluk travmalarının birer yansıması olduğunu gösteriyor. Hedges, terapistlerin bu tür ilkel kaygılarla başa çıkabilmek için sürekli eğitim, süpervizyon ve meslektaş desteğine ihtiyaç duyduklarını vurguluyor.
Kitabın Ana Fikirleri:
Erken Çocukluk Travmasının Sürekliliği: Bebeklik döneminde yaşanan travmalar, bireyin nörolojik sistemine kalıcı olarak işlenir ve yaşam boyu ilişkileri etkiler. Bu travmalar, "örtük ilişkisel bilgi" veya "ilkel kaygılar" olarak bilinçdışında varlığını sürdürür.
Aktarımın Merkezi Rolü: Psikoterapinin temel amacı, bu ilkel kaygıları ve travmatik anıları terapötik ilişki içinde yeniden canlandırmak (aktarım) ve bu deneyimleri anlamlandırarak dönüştürmektir.
Terapistin Rolü ve Riskleri: Terapistler, danışanın korkunç aktarımlarının hedefi haline gelirler. Bu süreçte terapistlerin de korku, öfke ve yetersizlik gibi güçlü karşıaktarım tepkileri yaşaması kaçınılmazdır. Hedges, terapistlerin bu zorluklarla başa çıkabilmesi için "çift ilişki" kavramının doğru anlaşılmasının, fiziksel temasa ilişkin sınırların belirlenmesinin ve sürekli mesleki desteğin önemini vurguluyor.
"Örtük İlişkisel Bilgi"nin Önemi: Danışanın bilinçdışı ve sözel olmayan düzeyde aktardığı bu bilgiler, iyileşme sürecinde kritik bir rol oynar. Terapistin, danışanın sözel olmayan ipuçlarına ve kendi karşıaktarımına dikkat etmesi, bu bilginin açığa çıkarılmasına yardımcı olur.
İyileşme Süreci ve Zorlukları: İyileşme süreci, uzun ve meşakkatli bir yolculuktur. Danışanlar, geçmiş travmalarını yeniden deneyimlerken "güvenli bir şekilde temas kurma korkusu" ile mücadele ederler. Bu süreçte, terapistin kararlılığı, açıklığı ve danışanın gerçekliğine saygı duyması esastır.
Hedges, kitabında, psikanalitik geleneğin evrimini ve özellikle erken gelişimsel travmaların anlaşılmasında kaydedilen ilerlemeyi vurguluyor. Kitap, psikoterapi pratiğinde yaşanan zorluklara cesurca değinerek, terapistlerin bu karmaşık ve potansiyel olarak tehlikeli aktarımlarla nasıl etkili bir şekilde çalışabileceklerine dair önemli bir rehber sunuyor.







Yorumlar