Kitap İncelemesi : Kırık Bağların İyileşmesi - Karmaşık Travma İçin Çiftlerin Çalışma Kitabı
- Sonsuz Travma

- 10 Tem
- 5 dakikada okunur
Healing Broken Bonds A Couple's Workbook for Complex Trauma
Yazar : Heather B. MacIntosh
Yayın Yılı : 2025
Kitap kapsamında kompleks travmanın yetişkinlikte çiftler arasındaki ilişkilere etkileri üzerine hazırlanmış podcaste aşağıdan ulaşabilirsiniz.
Kitap, karmaşık travmanın yetişkin romantik ilişkileri üzerindeki derin etkisini ve bu etkilerin üstesinden gelmek için tasarlanmış, gelişimsel temelli bir çift terapisi modeli olan DCTCT'yi (Developmental Couple Therapy for Complex Trauma) detaylandırmaktadır. Kitap, hem travma mağdurlarına hem de partnerlerine yönelik pratik araçlar ve rehberlik sunmaktadır.
1. Karmaşık Travmanın İlişkiler Üzerindeki Etkisi:
Kapsamlı ve Derinlemesine Etki: Travma, özellikle çocukluk döneminde yaşananlar, bireylerin benlik algılarını, fiziksel ve duygusal refahlarını derinden etkiler. Bu etkiler "yardımcılık hissi, utanç, suçluluk, kendini suçlama, 'normal değil' hissi, yaş algısının değişmesi" gibi şekillerde ortaya çıkabilir. (s. 12)
İlişkisel Zorluklar: Çocukluk travmaları, yetişkin ilişkilerinde güven, yakınlık, cinsellik, duygu düzenleme, empati ve iletişim gibi alanlarda önemli zorluklara yol açar. Örneğin, "çocuklukta travmaya uğrayan kişiler, özellikle kendilerine yakın kişiler tarafından, yetişkinlikte partnerlerine güvenme yetenekleri etkilenebilir." (s. 17) Yakınlık, geçmişte acı ve travma kaynağı olduğu için korkutucu ve tehlikeli hissedebilir.
Cinsellik ve Bedenle İlişki: Cinsel travma, bireyin cinselliğiyle rahat hissetme kapasitesini doğrudan etkiler. Mağdurlar için cinsel uyarılmanın kendisi bile tetikleyici olabilir ve haz almak yerine korku, utanç veya geçmişteki kötü deneyimlerin yeniden yaşanmasına yol açabilir. "Birçok travma mağduru için, cinsel uyarılmanın kendisi bile tetikleyici olabilir." (s. 192) Beden, travmanın biriktirdiği anıların ve acıların bir temsilcisi haline gelir, bu da bedenle ve cinsel benlikle bağlantıyı koparır. "Birçok travma mağduru için, hayatta kalma mücadelesinin ardından kalanlar bedenlerimizde yaşar." (s. 56)
2. Duygu Düzenleme ve Zihinselleştirme (Mentalizing) Zorlukları:
Duygu Düzenleme: Çocukluk travmasının en önemli etkilerinden biri duygu düzenleme zorluklarıdır. Mağdurlar duygularını tanımlamak, anlamak, tolere etmek ve yönetmekte güçlük çekebilirler. "Çocukluk travması mağdurları için duygular bazen tehlikeli, kontrol dışı veya kafa karıştırıcı hissedebilir." (s. 21)
Birincil ve İkincil Duygular: Travma mağdurları, birincil (gerçek, savunmasız) duyguları tolere edemedikleri için ikincil (daha az savunmasız, itici) duygulara yönelebilirler. Öfke veya utanç, incinme, üzüntü veya suçluluk gibi daha derin duyguları örtbas eden ikincil duygular olabilir. "Birincil duygular daha savunmasız hissettirebilir, ancak partnerinizi de size daha çok çeker." (s. 26)
Utanç (Shame): Travma mağdurlarının en yaygın duygularından biridir ve genellikle diğer tüm duyguları "ortadan kaldırır". Utanç, "hasarlı, kötü, çaresiz ve başarısız" olduğuna dair olumsuz inançları içerir ve suçluluktan farklıdır; suçluluk kötü bir şey yapmak, utanç ise kötü olmak hissini taşır. (s. 30) Utanç, mağdurların destek aramalarını veya sorumluluk almalarını engelleyebilir. LGBTQ+ ve BIPOC (Siyah, Yerli, Renkli İnsanlar) bireyler için toplumsal damgalama, bu içsel utancı daha da büyütür. "LGBTQ+ ve BIPOC kişileri utandıran, ayrımcılığa uğratan ve baskı altında tutan bir toplumda büyümek, içselleşmiş utanç, benlik nefreti ve içselleşmiş ırkçılık/homofobi/transfobiye yol açabilir." (s. 31)
Zihinselleştirme (Mentalizing): Başkalarının ve kendimizin zihinsel durumlarını anlama kapasitesidir. Travma, bu kapasiteyi bozabilir veya gelişimini engelleyebilir, bu da kişilerin kendi ve partnerlerinin düşünce ve duygularını yansıtmasını zorlaştırır. "Çalışmalar, istismara uğramış kişilerin genellikle daha düşük zihinselleştirme kapasitesine sahip olduğunu göstermektedir." (s. 35) Zayıf zihinselleştirme, varsayımlar yapmaya, esneklik göstermemeye ve duygusal sıkıntıyı tolere edememeye yol açar. İyi zihinselleştirme, meraklı, açık fikirli ve belirsizliğe karşı rahat olmayı içerir. (s. 36)
3. Bağlanma Stilleri ve Edinilmiş Güvenlik (Earned Security):
Bağlanma Teorisi: Bireylerin ilişkileri nasıl kurduğunu, ne beklediğini ve nasıl tepki verdiğini anlamak için temel bir çerçevedir. Çocukluk travması, genellikle güvensiz bağlanma stillerine yol açar. "Çocukluk travması mağdurlarının çoğu, bağlanma ilişkilerinde bir miktar güvensizlik yaşar." (s. 41)
Korkulu Kaçıngan Bağlanma (Fearful Avoidant Attachment): Travma geçmişiyle en çok ilişkilendirilen stildir. Bu stil, "Yaklaşma-Kaçınma Tangosu" olarak tanımlanır ve kaygılı (preoccupied) ile kaçıngan (avoidant) stiller arasında gidip gelmeyi ifade eder. Mağdurlar bir an yakınlık peşinde koşarken, bir sonraki an kaçabilirler. (s. 42)
İçsel Çalışma Modelleri (Internal Working Models - IWMs): Bunlar, başkalarının bize karşı nasıl davranacağına ve kendimizin sevgiye ve bakıma layık olup olmadığına dair bilinçdışı beklentilerdir. Travma, bu modelleri şekillendirir ve olumsuz beklentileri pekiştirir. "Travma mağdurları için, sevilebilir olduğumuz ve başkalarının bize ihtiyaç duyduğumuzda yanımızda olabileceği fikri genellikle hayal edilemezdir." (s. 119)
Edinilmiş Güvenlik (Earned Security): Travma geçmişi olan bireylerin, tutarlı, empatik ve duyarlı bir partnerle zamanla güvenli bir bağlanma geliştirmesidir. Bu, eski IWM'leri geçersiz kılarak ve yeni, olumlu ilişki deneyimlerine dikkat ederek gerçekleşir. "Tutarlılık, empati, duyarlılık, birlikte düzenleme sayesinde travma mağdurları zamanla 'edinilmiş güvenlik' geliştirebilirler." (s. 43)
4. Negatif Döngüler ve Diyadik Travmatik Yeniden Canlandırma (DTR):
Negatif Döngüler: Tüm çiftlerde yaşanan, tekrar eden çatışma kalıplarıdır. Bu döngülerde partnerler, bağlanma ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırken hayal kırıklığı, incinme ve öfke ile karşılaşabilirler, bu da ikincil duyguların kullanılmasına ve birbirlerinden uzaklaşmalarına yol açar. "Birçok çift terapiye, tekrar tekrar aynı tartışmayı yaşadıklarını ve ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar saplandıkları bu kalıptan kurtulamadıklarını söyleyerek gelir." (s. 48)
Diyadik Travmatik Yeniden Canlandırma (DTR): Çocukluk travmaları, partner ilişkilerinde geçmişteki travmatik deneyimlerin bilinçdışı olarak yeniden canlandırılmasına neden olur. Bu, çiftin çatışma döngülerinin köküne yerleşerek değişimi zorlaştırır. Travmanın bilinçli hale getirilmesi ve sözel ifade edilmesi, DTR'lerin gücünü azaltmak için kritiktir. "Travmatik duygular ve anılar veya hisler bilinçdışı ve ayrışmış kaldığında, çiftin etkileşimlerinin yeraltı dünyasında canlı kalırlar." (s. 49) DTR'ler, geçmişi şimdiki zamandan ayırmayı zorlaştırır ve çiftin çatışmalarında adeta "canlı yayın" gibi belirir. (s. 213)
5. İyileşme Yolu ve DCTCT Modeli:
Aşamalı Yaklaşım: DCTCT, dört aşamalı bir yaklaşımla travma mağduru çiftlere rehberlik eder:
Aşama 1: Psikoeğitim: Travmanın bireyler ve ilişkiler üzerindeki etkilerini anlamayı hedefler. Duygu düzenleme, utanç, zihinselleştirme, bağlanma ve negatif döngüler gibi konuları içerir. (s. 3)
Aşama 2: Kapasite Oluşturma: Duyguları tolere etme ve yönetme, partneri sıkıntı anında akılda tutma gibi yeni beceriler ve stratejiler geliştirmeye odaklanır. "Bu aşama, travma geçmişinden kaynaklanan önemli kapasiteleri yeniden inşa etmeye odaklanır." (s. 61) Duygu düzenleme ve zihinselleştirme becerilerini içerir.
Aşama 3: Bağlanma Odaklı Diyadik Süreçleme: Travmanın ilişkide nasıl var olduğunu derinlemesine ele alır. Bu aşama, travma hikayelerini paylaşmayı, cinsel ilişkilerin travmadan nasıl etkilendiğini keşfetmeyi ve "edinilmiş güvenli bağlanma" oluşturma stratejilerini denemeyi içerir. "Bu aşamada hikayelerimizi paylaşıyoruz... travmanın cinsel ilişkinizi nasıl etkilediğini ve çiftlerin bu yaraları birlikte nasıl iyileştirebileceğini de inceliyoruz." (s. 3-4)
Aşama 4: Pekiştirme: Edinilen bilgi ve becerileri, edinilmiş bağlanma güvenliğini ve geçmiş ve şimdiki travmalar üzerinde birlikte çalışmaktan gelen güveni günlük hayata uygulamayı içerir. (s. 4)
Şeffaflık ve Paylaşım: Partnerlerin birbirlerinin travma hikayelerinin "başlığını" değil, "neyi" (detayları, duyguları, duyumları) bilmelerinin iyileşme için çok önemli olduğu vurgulanır. "Uygulamamda, partnerlerin birbirlerinin travma hikayeleri hakkında ne kadar az şey bildiklerine şaşırmayı bıraktım... nadiren 'neyi' biliyorlar." (s. 141) Sır saklamak mesafeyi ve utancı artırırken, güvenli bir şekilde paylaşım yakınlığı ve iyileşmeyi artırır.
Bedenin Rolü: Travma iyileşmesinde bedenin ve bedensel deneyimlerin önemi vurgulanır. Nefes egzersizleri ve bedensel farkındalık, duygu düzenlemede temel adımlardır. (s. 65) Özellikle cinsel iyileşmede, bireyin kendi bedeniyle haz keşfetmesi, partnerle daha sağlıklı cinsel deneyimler için zemin hazırlar. "Kendi cinsel bedeninize giden yolu bulma egzersizi, kendinizi bedeninizi, cinsel uyarılmayı, orgazmı daha rahat hissetme yönünde ilerlemektir." (s. 185)
Birlikte Mücadele: Travma mağduru ve partneri, travmanın ilişkilerine sızan dışsal bir güç olarak ele alınması gerektiği fikriyle birlikte çalışmaya teşvik edilir. "DTR'yi anlamanın bir parçası, travmayı sizin ve partnerinizin birlikte savaştığı bir güç olarak dışsallaştırmaktır." (s. 49)







Teşekkürler