top of page

Kitap İncelemesi : Travma Tedavisini Yeniden Düşünmek

Bağlanma, Hafızanın Yeniden Güçlendirilmesi ve Dayanıklılık


Rethinking Trauma Treatment: Attachment, Memory Reconsolidation, and Resilience

Yazar : Courtney Armstrong

Yayın Yılı : 2020


Kitap kapsamında bağlanma ve hafızanın güçlendirilmesi, dayanıklılık ışığında travma tedavisi üzerine hazırlanmış podcaste aşağıdan ulaşabilirsiniz.


Travma Tedavisini Yeniden Düşünmek_ Bağlanma, Hafızanın Yeniden Güçlendirilmesi ve Dayanık


Ana Temalar:

  1. Travmanın Beyin Üzerindeki Etkisi: Kitap, travmanın beynin farklı bölgeleri, özellikle triün beyin (sürüngen, memeli ve serebral korteks) arasındaki entegrasyonu nasıl bozduğunu vurgulamaktadır. PTSD, artık bir bellek entegrasyonu bozukluğu olarak daha doğru bir şekilde tanımlanmaktadır. Travma, hipokampüste hacim azalmasına ve sol ve sağ beyin hemisferleri arasında işlem farklılıklarına yol açabilir.

  2. Bağlanmanın Rolü: Güvenli bağlanmanın erken gelişim ve travmadan iyileşmede kritik bir faktör olduğu vurgulanmaktadır. Güvenli olmayan bağlanma stilleri (kaygılı, kaçıngan-reddedici, dağınık), travma sonrası semptomların tezahür etme ve yönetilme şeklini etkileyebilir. Terapötik ilişki, iyileşme için birincil araç olarak görülmektedir.

  3. Bellek Yeniden Konsolidasyonu (Memory Reconsolidation): Kitap, travmatik anıların "yeniden canlandırılması" yerine, anıların yeniden konsolidasyonu yoluyla anlamlarının ve duygusal yüklerinin değiştirilmesinin daha etkili olduğunu savunmaktadır. Bu süreç, travmatik anıyı yeniden aktive etmek ve daha sonra yeni, arzu edilen inançları veya deneyimleri entegre etmekle ilgilidir.

  4. Dissosiyasyon ve "Parçalarla" Çalışma: Dissosiyasyonun travma sonrası yaygın bir deneyim olduğu belirtilmekte ve farklı türleri (depersonalizasyon-derealizasyon, dissosiyatif amnezi, dissosiyatif kimlik bozukluğu - DID) açıklanmaktadır. Travma-ilişkili dissosiyasyonun sıklıkla erken yaşta yaşanan derin travma veya ihmalle ilişkili olduğu ve beynin farklı "parçaları" veya kimlik durumları olarak tezahür edebileceği belirtilmektedir. Bu "parçalarla" çalışmak, bir tür iç aile terapisi olarak ele alınmakta ve entegrasyonu hedeflemektedir.

  5. Direnç ve Travma Sonrası Gelişim: Kitap, travmanın sadece zarar vermediğini, aynı zamanda direnci artırma ve travma sonrası gelişim (PTG) için potansiyel yarattığını öne sürmektedir. Bu gelişim, yaşamın takdirinde artış, kişisel güçte algılanan artış, başkalarıyla ilişkilerde artış, yeni olasılıklara açıklık ve ruhsal gelişim gibi alanlarda görülebilir.

  6. Terapötik İlişkinin Önemi: Terapistin şefkatli tepkisi ve uyumu, danışanın beynindeki sağlıklı gelişim ve entegrasyonu tetikleyebilecek güçlü bir araç olarak tanımlanmaktadır. Güven inşa etmek, danışanın hızında ilerlemek ve empati kurmak, özellikle travmatize olmuş danışanlarla çalışırken esastır.


Önemli Noktalar ve Alıntılar:

  • "Rehavet yaşayan korkunç bir anıyı yeniden yaşamak onu düzeltmez..." - Bu alıntı, geleneksel maruz bırakma terapilerinin aksine, yeniden konsolidasyon gibi yeni yaklaşımların temel gerekçesini vurgulamaktadır.

  • PTSD, bir bellek entegrasyonu bozukluğudur. - Bu, PTSD'nin nörobilimsel anlayışındaki önemli bir kaymadır.

  • Triün beyin modeli: Sürüngen beyin (temel hayatta kalma), memeli beyin (duygu ve bağlanma) ve serebral korteks (üst düzey düşünme) arasındaki etkileşim, travmaya verilen tepkileri anlamak için önemlidir. Yoğun duygusal durumlarda, sürüngen ve memeli beyinler serebral korteksi "gasp edebilir".

  • Amigdala: Duygusal öğrenmede ve korkunun işlenmesinde kilit rol oynar. Bir uyarana duygusal önemini değerlendirir ve hayatta kalma tepkilerini harekete geçirmek için hipotalamusu tetikler.

  • Hipokampüs: Bellek ve öğrenmede rol oynar. PTSD hastalarında genellikle daha küçük hacimli olduğu gözlemlenir, bu da travmanın nörolojik etkisini gösterir.

  • Sol ve sağ beyin hemisferleri arasındaki entegrasyon sorunları: Travmatik anıları yeniden yaşarken, PTSD'li bireylerde genellikle sağ hemisfer aktivitesinde artış ve sol hemisfer aktivitesinde azalma görülür. Bu, dissosiyasyon ve "olayın tam ortasında" olma hissi ile ilişkilidir. EMDR gibi yöntemler hemisferler arası entegrasyonu teşvik edebilir.

  • Bağlanma stilleri: Güvenli, kaygılı, kaçıngan-reddedici ve dağınık bağlanma stilleri, bireyin travma ile nasıl başa çıktığını ve ilişkileri nasıl deneyimlediğini etkiler.

  • Dissosiyasyon: Travma sonrası yaygın bir başa çıkma mekanizmasıdır ve kendinden veya çevreden kopukluk hissi (depersonalizasyon-derealizasyon), bellek kaybı (dissosiyatif amnezi) veya birden fazla kimlik durumu (DID) olarak ortaya çıkabilir.

  • "Parçalarla" çalışma: "Parçalar", belirli durumlara veya gelişim evrelerine bağlı düşünce, algı, duygu veya davranış örüntülerini içeren organize sinir ağları olarak tanımlanır. DID'de bu parçalar entegre değildir. "Parçalarla" çalışmak, bir iç aile terapisi gibidir ve tüm parçaların sisteme ait olduğu kabul edilmelidir.

  • "İç Benlik Yardımcısı" (ISH) veya "Benlik" (Self): Her bireyde bulunan ve şefkat, merak, cesaret, güven, sakinlik, netlik, yaratıcılık ve bağlılık (8 C) gibi niteliklere sahip, parçaları yatıştırabilecek ve entegre edebilecek bir içsel kaynak kavramıdır.

  • Hedeflenen Gelecek Benlik: Gelecekteki olumlu bir benliği görselleştirmek, travmadan sonra ilerlemek ve direnci artırmak için güçlü bir tekniktir. Viktor Frankl'ın hikayesi bunun dramatik bir örneğidir.

  • Nefes Sembolü İmajı: Danışanın arzu ettiği nitelikleri (güçlü, kendine güvenen, net, kendine güvenli vb.) temsil eden bir sembol oluşturmasını ve bu nitelikleri nefes yoluyla bedenine emmesini içeren bir tekniktir.

  • Negatif inançları yeniden çerçeveleme: Travmatik olaylara bağlanan "Benim hatamdı", "Ben kirliyim/kırıldım", "İnsanlara güvenemem" gibi olumsuz inançları değiştirmek, iyileşme için çok önemlidir. Metaforlar, duygusal beynin bu yeniden çerçevelemeyi anlamasına yardımcı olabilir.

  • Topraklanma ve yönlendirme teknikleri: Danışanların şimdiki ana dönmelerine, dışsal desteği hissetmelerine ve dissosiyasyonla başa çıkmalarına yardımcı olur. "Beş Şey Adını Ver" gibi duyusal egzersizler veya fiziksel hareketler (ayakları yere koyma, yürüme) buna dahildir.

  • Hareket: Kızgınlık, kırgınlık, korku, kaygı, depresyon, utanç ve çaresizlik gibi duyguları düzenlemek için kullanılabilir.

  • Ritim ve oyun: Danışanın şimdiki ana fiziksel katılımını sağlamak, yönlendirme, topraklanma ve güçlenmeyi teşvik etmek için kullanılabilir.

  • Mentalizasyon: Kendinin ve başkalarının zihinsel ve duygusal durumlarını anlama becerisi. Travma sonrası ilişkisel zorlukları olanlar için faydalıdır ve başkalarının niyetlerini daha doğru yorumlamaya yardımcı olur.

  • Küçük artışlarla rahatsızlıkla yüzleşme: Güçlü duyguları keşfederken, danışanın penceresinde kalmasına yardımcı olmak için duygulara kısa bir süre odaklanmak, ardından topraklanma veya daha hafif bir konuya geçmek ve bu döngüyü tekrarlamak etkili bir yöntemdir.

  • Olumlu deneyimleri aramak ve içselleştirmek: Beynin olumsuzluğa karşı "Velcro gibi" ve olumlu deneyimlere karşı "Teflon gibi" olması nedeniyle, olumlu anları fark etmek ve bunları en az on ila yirmi saniye boyunca derinlemesine almak, olumlu duygusal durumları kurmak için gereklidir. Rick Hanson'ın HEAL (Have a positive experience, Enrich it, Absorb it, Link it) modeli bu süreci açıklar.

  • Imaginal konuşmalar: Ölenlerle çözülmemiş sorunları çözmek ve olumlu devam eden bağları geliştirmek için kullanılabilir. Danışan, sevdiklerinin ne söyleyebileceğini hayal edebilir.

  • Perpetratörleri çocuksu, olgunlaşmamış ve mantıksız olarak hayal etmek: Saldırganların eylemlerini anlamak ve üzerlerindeki duygusal yükü azaltmak için bir strateji olabilir.

  • Gelecek benliğe arzu edilen nitelikleri solumak: Danışanın sembolü aracılığıyla güç, güven, netlik ve kendine güven gibi arzu edilen nitelikleri bedeninde hissetmesini sağlamak, içsel bir kaynak oluşturmaya yardımcı olur.

  • Travmatik anıları "nesnel olarak" tanımlamak: Olayı küçük bir televizyon ekranında izliyormuş gibi duygusal katılım olmadan anlatmak, anıyı işlemek için bir yöntemdir.

  • Koku ve anı aktivasyonu: Kokuların anıları hızla aktive edebildiği, ancak istenmeyen kokuyu hoş bir koku ile karşılamanın anıyı hızla bozabileceği belirtilmektedir.

  • Travma sonrası gelişim alanları: Yaşamın takdirinde artış, kişisel güçte algılanan artış, başkalarıyla ilişkilerde artış, yeni olasılıklara açıklık ve ruhsal gelişim.

  • Kendine özen: Terapistlerin tükenmişliği ve şefkat yorgunluğunu önlemek için kendine özen uygulaması önemlidir. Bu, sınırları belirlemeyi, olumlu deneyimleri aramayı ve süpervizyon almayı içerebilir.


Bu alıntılar, travma tedavisinin evrim geçiren doğasını, özellikle bağlanma teorisi, nörobilim ve bellek yeniden konsolidasyonu alanındaki ilerlemeler ışığında kapsamlı bir şekilde ele almaktadır. Ayrıca, dissosiyasyonla başa çıkma, "parçalarla" çalışma ve travma sonrası gelişimi teşvik etme gibi pratik terapötik tekniklere odaklanmaktadır.

 


Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating
  • Instagram
  • Youtube
  • Facebook
bottom of page